Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Derda Küçükalp

Derda KüçükalpSiyaset Felsefesi yazarı
Yazar
8.6/10
18 Kişi
75
Okunma
7
Beğeni
2.377
Görüntülenme

Derda Küçükalp Sözleri ve Alıntıları

Derda Küçükalp sözleri ve alıntılarını, Derda Küçükalp kitap alıntılarını, Derda Küçükalp en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Foucault’a Göre İktidar
Foucault, iktidarı yalnızca yasaklama ya da sınırlandırma işlevine bağlı olarak düşünmez. Foucault’ya göre iktidar, davranışları yönlendirmeyi, davranışların muhtemel sonuçlarını bir düzene koymayı, yani başkalarının mümkün eylemler alanını yapılandırmayı amaçladığı için, iktidarın ilk, asıl ve sürekli işlevi üretimdir.
Aristo’ya Göre Hareket
Aristo’ya göre; pratik bilimlerde teorik bilimlerden farklı olarak hareket fiilin nesnesinde değil, failinde bulunur.
Reklam
Platon&Aristoteles
Platon teorik bilgiyi önemsediği ve bilgiye ancak filozofların ulaşabileceğini düşündüğü için ideal toplumu uzlaşım ve deneyimin ürünü olan yasa­ların olmadığı bir toplum olarak kurgulamış ve yöneticinin filo­zof-kral olması gerektiğini belirlemiştir. Özellikle ahlak ve siyaset alanında deneyimi ve pratik bilgiyi önemseyen Aristoteles ise, filozof olmayı değil yaşam pratiği içerisinde kazanılan siyasal erdemlere sahip olmayı yöneticiliğin koşulu olarak almış ve ide­al toplumu bilginin kristalize olmuş biçimi olarak gördüğü yasa­ların hüküm sürdüğü bir toplum olarak tasvir etmiştir.
İkinci altı çizilesi..
Gerek Marx, gerekse Manheim, ideolojik düşüncenin iki ayrı tanımını yapmışlardır: İlki insanların kişisel çıkarları doğrultusunda fikirlerini yönlendirmelerini ifade eden ilkel anlamda bir ideoloji kavramlaştırmasıdır. Diğeri ise bir kimsenin belli bir grubun ya da kültürün içinden olaylara bakmasından kaynaklanan nedenlerle söz konusu grubun ya da kültürün duvarlarını aşamaması gerçekliği bulanık gözlüklerle görmesi anlamında sistematik ideoloji kavramlaştırmasıdır.
Apolloncu öğe,kaosun akışı içerisinde benliğin göreli kararlılığının sağlanmasının, karakterin biçimlendirilmesinin bir imkanı olarak kendini gösterirken; Dionysosçu öğe, benliğin tahribatına, sınırlarının belirsiz hale gelmesine ve böylece sürekli genişleyen bir kapasiteye işaret eder. Üst insan Apolloncu vasfıyla oluşa kendi karakterinin damgasını vuran, biçimini veren bir birey anlamına gelir. Fakat Dionysosçu vasfı dikkate alındığında, söz konusu bireyin statik, yalıtık, oluştan bağımsız bir şekilde varolamayacağı ortadadır. Bu bağlamda, üst insanın 'egemen birey' olma vasfının daha ziyade Apolloncu öğenin amor fati, yani kişinin yaşamı ve kendi kaderini onaylayabilme vasfının ise Dionysosçu öğenin bir uzantısı olduğunu söyleyebiliriz.
Bilhassa faşizm tanımı dikkat edilesi..
Onlara göre, ister siyasetin, bütün bir toplumsal ya­şamı kuşatıp tek tipleştirmesi fenomenine karşılık gelen faşizm­de olduğu şekliye açık bir biçimde, isterse kültür endüstrisi­nin sanat da dahil olmak üzere her şeyi bir meta haline, yani bir­biriyle değiştirilebilir ve alınıp satılabilir nesneler haline getiren, kendi iç mantığına aykırılık arz eden ve kültür endüstrisine uyum sağlamayanları ise, ''ekonomik acziyetle cezalandırarak'' dışlayan piyasa düzeni içerisinde örtük bir biçimde varlığını sürdürüyor olsun, totalitarizm deneyimi, nihayetinde araçsal aklın ve araçsal akla bağlı hakimiyet mantığının tüm insani iliş­kiler alanını belirleyecek güce kavuşmasının bir sonucudur.
Reklam
Hobbes'a göre, insanın yaşamını yöneten erek değil, nedendir.
Nietzsche'ye göre, modernitenin üzerinde temellendiği akıl nosyonu, gerçekte güç istemini gizleyen bir yanılsama perdesi olduğu için, özne merkezli aklın nihilistik tahakkümü kaçınılmaz­dır.
İktidar ve Otorite
İktidar buyurur, gerektiğinde zor kullanarak ayakta durur. Buna mukabil otorite etkiler. Otorite ödüllendirmeyi ve zoru içermez. Zor devreye girdiğinde otorite, otorite olmaktan çıkar. Bu anlamda otorite, kendiliğinden kabulü gerektiren bir etki ve yetki biçimidir. Nüfuza ve saygınlığa dayanır. Auctoritas kavramı, yaşanılan siyasal deneyimlere tekabül et­mesi anlamında esasen Romalı bir kavramdır. Kavram Augere fiilinden türemiştir. Augere; çoğaltmak, artırmak anlamlarını içe­rir. Sürekli artırılan, pekiştirilen kuruluştur ve Romalı için otori­tenin kaynağında kuruluş vardır. Otorite sahiplerinin sürekli çoğalttıkları şey kuruluştur. Yaşayanların otoritesi artık hayatta ol­mayanların (kurucuların) otoritesine dayanması anlamında türevseldir. İktidarın tersine otoritenin kökleri geçmiştedir ve bu geçmiş kendini kentin günlük yaşamında en az yaşayanların gücü ve kudreti kadar hissettirir. Otorite sahibi olanların en önemli özellikleri güç sahibi olmamalarıdır. Roma'da İktidar halktan, otorite senatodan gelir. Senatoyu oluşturan yaşlıların sözlerinin otoritesi, salt öğüt biçiminde olmalarından kaynaklanır. Bu sözlere kulak verilmesi için, onla­rın buyruk biçiminde ifade edilmelerine ya da dışarıdan bir zorlamaya gereksinim yoktur.
Hegel'e göre birey ancak doğru toplumda özgür olabilir ve doğru toplum da tarihin diyalektik işleyişinin ürünü olarak tarihin sonunda ortaya çıkmış olan toplumdur.
Sayfa 106Kitabı okudu
147 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.