Uç, dur ya da saz çal yaz boyu . Koş, durma ayrılıkta hasret hasrette aşk var mış. Aşkta koşmak varmış. Belki derin bir kelime oyunu belki de manasında kaybolacağın bir derya. Kim bilir belki de sevdiğinin kalbine bir ışık ya da senin bedeninden ruhuna, kalbinden merhametine dokunan bir kaç cümle. Tam da böyle bir kitap . Sevmenin gerçek anlamını satır aralarında yakalayabilir, sevdiğini kendin gibi yansıtabilir. Ölüm ve varlığın beden ile mezar arasında, benlik ve yabancılaşma savaşına , karıncanın kapıyı sertçe kapatmayı değil yaratırken eriyen Ağustos böceğinin fedakarlığında görüyoruz.
Terk etmemek evet mevzileri terk etmemek gerek . Tutunmak tutunduğun yerde kök salmak gerek . Mevzi senin kalbin veya benim kalbim mevziyi terk etmemek gerek. Mevzi ben benliğim yazarın tabiriyle taşra değil mevzi de sen mevzuda sen seni kendim gibi görüyorum. Belki de hep dediğim bu cümleye bir dayanak oldu.
Ama ne olduysa
Sevgilinin yüzünde bir gülümseme
Benim yüreğimde bir heyecan fırtınası koptu.
Onu gördüm kendimi satır aralarında bulurken