Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

248 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kapitalizmin Yıkılması Dileğiyle
Orwell'in ilk romanı, otobiyografik olup olmadığı hâlen tartışma konusu olan Paris ve Londra'da Beş Parasız'dır. 1933 yılında yayınlanmış olan bu eserde olaylar, ismi asla zikredilmeyen bir karakterin ağzından aktarılmaktadır. Eserin kahramanı Paris'te İngilizce kursu vermek üzere bulunan ve öğrencilerinin dersleri türlü bahanelerle bırakmasından sonra ise işsiz ve meteliksiz kalan genç bir adamdır. Günler boyunca açlık çeken, sokakta sabahlayan, sonunda önce otel mutfağında, ardından da bir restoranın bulaşıkhanesinde iş bulan baş karakter, sonunda zihinsel engelli bir çocuğun eğitmenliğini üstlenerek Londra'ya gider. Ne var ki talihsizlik ve yokluk burada da peşini bırakmaz. İşvereni olan ailenin tatile çıktığını öğrenir, onların dönüşünü yersiz yurtsuz bir serseri olarak, yollarda aç bilaç taban teperek, güçsüzlere ayrılmış yatakhanelerde sabahlayarak geçirmek zorunda kalır. ** Buraya kadar olan bölüm özet mahiyetinde diyebiliriz. Bundan sonrakiler ise gerek romanın anlatımı gerekse de Orwell'in gerçek yaşantısına dair olacaktır. ** Orwell, İspanya'da darbe girişiminde bulunan ve Hitler ile Mussolini'nin de desteğini alan Franco'ya karşı çarpışacak gönüllülere katılarak İspanya'ya gider. Savaşa dair anılarını daha sonra Katalonya'ya Selam adlı eserinde aktaracaktır. Orwell’in ölümünün ardından evrakı arasında bulunan notlarda İspanya’ya ilk gidişini şu şekilde anlatır: POUM milisine 1936 yılı sonunda katıldım. Bir başkasına değil de bu milise katılmamın başlıca nedenleri şunlardı: İspanya’ya gitmeye gazete makalelerim için malzeme toplayabilmek amacıyla niyetlenmiştim. Bunun yanı sıra, eğer çarpışmaya değer gibi görünürse, belki de savaşırım diye muğlâk bir düşünce de vardı kafamda. Ne var ki hastalıklı bünyem ve nispeten az sayılabilecek askeri tecrübem hesaba katıldığında, savaşmak hususunda pek bir kuşkuluydum. Orwell gördükleri karşısında çok etkilenir: Darbecilerle çatışan devrimci örgütler, özellikle de sosyalistler ve anarko-sosyalistler İspanya'da yepyeni bir düzen kurmuş gibidir. Fuhuş ortadan kaldırılmış, sokaklardan dilenciler kaybolmuştur. Piyasadaki pek çok mal ihtiyaç sahiplerine parasız dağıtılmaktadır. Yeni sistem toplumsal yaşamın her detayını etkilemektedir: Artık hiç kimse senyör gibi karşıdaki kişinin üstün olduğunu ima eden sözcükleri telaffuz etmemektedir ve bahşiş bırakmak yasaktır. Orwell cepheye gider ve ardından bir keskin nişancının attığı mermiyle gırtlağından vurulur. Ölümden kıl payı kurtularak cephe gerisine gönderilir ve İspanya'ya ilk geldiğinde gördüğü düzenin tamamen ortadan kaldırılmış olduğuna tanık olur. Kanaatine göre bu durum sadece İspanyol burjuvazisinin değil, Avrupa'da zamansız bir sosyal devrim hareketinin başlamasını "faşizme karşı birleşik cephe" politikaları açısından sakıncalı bulan Stalin'in de eseridir. Kısa bir süre sonra Sovyetler Birliği ile yakın bağları bulunan İspanyol Komünist Partisi bir siyasi temizlik hareketine girişir. POUM (Marksist İşçi Birlik Partisi) yasadışı ilan edilir, yabancı uyruklu birçok asker tutuklanır veya -Orwell gibi- ülkeyi terk etmek zorunda kalır. ** Orwell bu eserinde bizlere dini ya da hümanistik bir bakış açısından ziyade burjuvazi, ezilen işçilerin durumu ve bilinçsiz kitleden dem vurmaktadır diyebiliriz. ** Bu dem vurmalar öncelikle Fransa'da geçen yaşantısında görülmektedir. Örneğin köleden daha beter bir halde çalışan otelin mutfak görevlileri 12 saatin üzerinde hayvani şartlar altında ezilmektedir. Ezilmelerini hissetmelerine ve görmelerine rağmen bu duruma karşı grev gibi yasal haklarında bulunma talepleri yoktur. Orwell burada işçilerin birleşip sendika kurup haklar talep etmek adına grev yapmaları gerektiğini savunur. Fakat cümlesinin sonuna da şunu ekler. Yorgunluktan bitap düşmüş işçilerin bu duruma isyan edecek halleri yoktur. ** Düşünün ki 12 saat üzeri bir çalışmayla karşı karşıyasınız ve bu duruma isyan edemiyorsunuz. Neden? Çünkü isyan ettiğiniz takdirde sizi kapının önüne koyacaklardır. Hemen sizin ardınızdan o yerde çalışmak için insanlar hiç tereddütsüz birbirlerini öldürecek bir gözü dönmüşlüğe de sahiptirler. ** Şartlar kötü olur da insanlar iyi olur mu? Tabi ki de o da olmaz. Ezilen sınıfın içinde de bir "homo homini lupus" söz konusudur. İnsanlar hayatta kalabilmek için sizlerin akıllarınızı çelecek türlü türlü oyunlar sergilemekten geri kalmayacaktır. ** Kitabın anlatıcı kahramanı İngiltere'ye geçtiği zaman orada Bozo adında kaldırım sanatçısı bir beyle tanışır. Kitaptaki belki de tek iyi ve yaşamayı herkes gibi algılamayan bir farklı bakış açısına sahip kişisidir. Bu karakter hayata karşı iyi de bakabileceğimiz mesajını da güzel bir şekilde verdi diyebilirim. ** Son olarak Allah bize bu durumu reva gören gerek patronların gerekse de siyasetçilerin bin belasını versin. Umarım bizden sonraki nesillere emeğinin karşılığı verilecek bir sistem için çabalarımız boşa gitmez.
Paris ve Londra'da Beş Parasız
Paris ve Londra'da Beş ParasızGeorge Orwell · Can Yayınları · 20216,3bin okunma
··
1.913 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.