*bu bir kendime not yazısıdır. analiz yazısı değildir*
Dostoyevski'nin ilk romanı olan (tam bu noktada 'adam benim yaşlarımdayken neler yapmış ben neler yapıyorum' sorgulaması devreye giriyor) bu kitabı lisedeyken okumuştum. O zaman okuduğumda çok sevdiğimi anımsıyorum. Tekrar okumamda ilki gibi etkilendiğim söylenemez... Rus edebiyatı dramlarını (ve klişelerini), mektup türünü sevdiğim için bir miktar zevk alsam da dünyada dert kalmamış gibi bir de kurgu dertlere kafa yormayı istemediğim için (:D) olaylara pek de kapılıp gidemedim okurken. Finali de canımı sıktı zaten (göz devirme). Kaç ruble ya hu bir mutluluk?!