“-Arabistanlı mısın?” diye sordular. O yıllarda Türkiye’den Afrika’ya hele Nijerya’ya pek gelen giden yoktu.
“-Hayır, Türkiye’den!” dedim.
Birbirlerine bakıp neresi orası gibisinden yüzüme baktılar. Ankara filân dedim gene başlarını salladılar. İstanbul deyince içlerinden birisi şehâdet parmağını kaldırarak:
“-Merkez-i hilâfet!.” dedi ve beni namazda imamlığa davet ettiler.
Daha sonraki Fas, Kamerun, Fildişi Sahili, Gambiya, Senegal gibi ülkelerin camilerinde ancak İstanbul diyerek nereli olduğumu anlatır oldum ve her namazda da:
“-Merkez-i hilâfetten geliyorsun, namazı sen kıldır!.” denildi.