Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Yazılma Hikayesi
1962 yılında Cumhurbaşkanlığı Muhafız-Alayı'nda yedek subaydım. Paraşüt Bölüğü'nde takım komutanıydım. Bir akşam, bölük erlerinden Kemal Sarı odama geldi: - Komutanım dedi, memleketten annem gelmiş. Burada akrabalardan birinin evinde kalıyormuş. Bana haber salmış. Gelsin de bir görüşelim demiş. İzin için Bölük Komutanı'na çıktım "Hayır! olmaz. Pazar günü gider ananı görürsün” dedi. Acaba siz bana yardımcı olabilir misiniz? Annemi görmeme izin verir misiniz? - Bölük Komutanı doğru söylemiş Kemal! dedim. Boynunu büktü: - Ama komutanım annem Pazar gününe kadar burada kalmayacak ki! İki gün sonra çekip memlekete gidecek. Kemal Sarı, bölüğün en terbiyeli erlerindendi. Kıramadım. - Peki bekle biraz vakit geçsin. Alayın servis arabaları aşağı insin seni Alayın arka tarafından çıkarırım. Saat 24.00 sularında mutlaka geri dönmelisin. Beni sakın müşgül durumda bırakma, dedim. Yüzü sevinçten pembeleşti. Bölük çavuşunu çağırdım. - Kemal Sarı'ya izin verdim. Gidip annesini görecek. Saat 24.00 sularında geldiğinde soyunup yatacak. Sakın gürültü, patırtı çıkarmayın! dedim. Kemal Sarı, sivil elbisesini giyinerek, akşamın alaca karanlığında Alaydan çıkıp gitti. O günlerde, Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza” kitabını büyük bir merakla okuyordum. Saat 22.00 bile olmadan kapım vuruldu. Kemali karşımda görünce çok şaşırdım: - Kemal Sarı! dedim. Ben sana saat 24.00'e kadar izin vermemiş miydim? Neden erken geldin? Verdiği cevap o geceyarısı beni ağlattı: - Komutanım dedi, sizin fedakârlığınızı anama dedim. Ana dedim, Yavuz Bülent teğmenim olmasaydı seni görmeye gelemeyecektim. Bölük Komutanım izin vermedi. Beni sana Yavuz teğmenim gönderdi. Anam çok duygulandı. Size çok dua etti. Sonra: - Oğlum dedi: Gözün karnı yok ki doysun. Ben anayım sana saatlerce değil, yıllarca baksam doyamam. Bu kadar görüşmemiz kâfi. Var git takım komutanını zor durumda bırakma! Benim erken gelişimin sebebi işte budur komutanım!” Kemal Sarı'nın cevabı, o Çankaya gecesinde beni çok duygulandırdı. İçimde, kocaman bir divan sazının veya bir yaylı tamburun inlediğini hissettim. "Gözün karnı yok ki doysun. Ben anayım sana saatlerce değil/ yıllarca baksam doyamam!" cümlesindeki müthiş güzellik beni birdenbire gözyaşlarına boğdu. Ana üzerine yazılmış şiirim yoktu. İşte o gece ana şiirleri yazmaya ve ana üzerine yazılan bütün şiirleri bir araya getirmeye karar verdim.
·
156 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.