Yaşadığımız altmış yılın içinde, iktidar baskısının ençok arttığı günlerdeydik. Herşeye egemen olan çıkarcılar, gerçeklerin açıklanmasına katlanamıyorlardı. Doğruları söyleyip yazanları, türlü yasadışı yollarla, baskılarla susturuyorlardı. Halk görülmemiş darlık, anlatılamaz sıkıntı içindeydi. Geçim çok zorlaşmıştı. Baskı günden güne artıyor, yaşamak da gittikçe zorlaşıyordu. Herkes birbirine, “Neden bu hale düştük?” diye sormaktaydı.