Gönderi

Bu topraklar, bu kent, sevda kokuyor! Ne ardıç ne çam ne de leylak kokuları; bu kentte her şeye sevdanın büyülü ve hüzünlü kokusu sinmiştir. Bu kentin eski sokakları, harabe yapıları ve kimi zaman dingin, kimi zaman da coşkulu ırmağı, güzel Dicle, yüzyıllardır anlatılıp durulan bir aşkı yaratmış, bir ana ocağı gibi mekan olmuştur ona. Yürekler, durduk yerde, sevdanın tadını duyumsuyorsa bu kentte, sebepsiz değildir; çünkü bu kent baştan başa Mem u Zîndir! Bu topraklar, bu kent, sevda kokuyor! Toprağına, suyuna sinmiş sevda kokusu, beraberinde büyük bir hüzün de tattırır insanlarına. Bu yüzden yüzyıllardır kara çarşaflı bir şehirdir Cizre. Büyülü bir aşkın trajik sonuna yas tutmaya devam ediyor kadınlar... Zin' in hemcinsleri, hüznün taşıyıcılığını üstlenmiş, kara giyiniyorlar. Sevda ve hüzün bu kentte aynı kokudadır. Bu hüzünlü ve sevdalı koku, Mem u Zin türbelerinden yayılır kente. Kent, kulaklara sevda sözleri fısıldarken, yüreklere hüzünden nehirler akıtırdı. Büyük, karanlık, gizemli bir bodrum katı... Bir aşk zindanı, iki tutsak ve katı yürekli bir gardiyan... Bu topraklar, bu kent, baştan başa sevda, baştan başa hüzün kokuyor.
·
122 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.