“o her zaman kendine hâkim olmayı bilirdi. Boğaziçi’nin çıtkırıldım nazeninlerinden biri değildi; mantıklı bir insandı. Duygularını belli etmemek üzere eğitilmişti, içi deniz gibi kabardığı anlarda bile ince yüzünün hiçbir adalesi oynamaz, ela gözleri karşısındakine dimdik bakardı.”