Jack London'ın bu macera romanın odak noktasında bir gemide kamarot olarak çalışan Dag Daughtry adındaki bir adam ile onun İrlanda teriyeri cinsi köpeği var. Yazar ikilinin birbirine duyduğu sevgi ve bağlılığı oldukça samimi bir tablo çizerek okuyucularına aktarmış. Bu iki karakter arasında gerçekten sevginin katıksızı diye adlandırılabilecek türden bir bağ var. Kitabın orjinal ismi "Jerry'nin Kardeşi Michael" olsa da ben yayınevinin tercih ettiği bu ismi de beğendim.
Kitabın bazı kısımlarında yazarın olayları Michael'in bakış açısından aktarma konusundaki ustalığı da okurken özellikle dikkatimi çekti.
Yazar kitabında Michael'i yalnızca bir köpek olarak ele almamış düşünceleri, davranışları, hisleri, ruhu ve ona dair diğer her şeyi ile birlikte tıpkı bir insandan bahseder gibi bahsetmiş.
Kitabın önsözünde değindiği eğitimli hayvan gösterileri ve hayvan hakları konusundaki görüşlerine gelince, burada yazar oldukça önemli bir konuya parmak basmış ve konuya dair önerisini dile getirmiş. Kitabın bu kısmı okuyanları konu üzerinde biraz da olsa düşünmeye sevkedebileceğinden oldukça yararlıydı diyebilirim.
Dolaylı olarak yer yer ırkçılık kavramı da işleniyordu. Okurken siyah - beyaz ayrımının insan ilişkilerine yansımalarını görebilmek mümkün.
Eğitimli hayvan gösterilerinin perde arkasındaki acımasız gerçeklere ışık tutan bir romandı. İnsanlar için sadece birer eğlence aracı olarak kullanılan hayvanlara doğalarına aykırı olan çeşitli hareketleri yaptırabilmek için başvurulan yöntemler kitapta detaylı olarak anlatılıyordu.
Bir hayvana merhamet ve sevgiyle yaklaştığınızda size katıksız bir sevgi ile karşılık verir. Eğer ona karşı zalimce davranır, eziyet eder ve özgürlüğünü kısıtlarsanız bu sefer payınıza düşen şey sadece katıksız bir nefret olacaktır. Kitapta anlatılan en önemli şeylerden biri de buydu bence.
Not:
Kitap farklı yayınevleri tarafından daha önce "Katıksız Sevgi, Sirk Köpeği, Cambazhane Köpeği" isimleriyle de yayımlanmıştır.
