Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

232 syf.
9/10 puan verdi
Yöntemsizlik, Ciddiyetsizlik, Vukûfsuzluk, Ufuksuzluk, Köksüzlük, Tarihsizlik
Kur’an çevirilerinde yöntemsizlik olduğu kabul edilmeli ve bir yöntem geliştirilmeli! İşte yazar tam da bu konunun üzerinde duruyor, okuyuculara ve mütercimlere yöntem sunuyor, bazı sorular soruyor dikkat çekiyor. Kur’an-ı tercüme ederken Kur’an’ın sözlü bir metin olduğu unutulmamalı. Mütercimin kaynak ve amaç dile (Türkçe) dair bilgisi iyi düzeyde olmalı. Kaynak dil ile kastedilen farklı farklı dönemlerin ya da günümüzün Arapçası değildir, o dönemin Arapçasıdır. Dönemin Arapçasına hâkim olunmalı, sözcük ve deyimlerin doğru ve uygun bir biçimde Türkçeye aktarılması gerekir. Kur’an’ın inmiş olduğu dönem sonrasında kelimelerin kazandıkları yeni anlamların Kur’an’a atfedilmemesine dikkat edilmeli (Bknz: s44), Kur’an’ın inmiş olduğu dönemdeki karşılıklarıyla değil, kendi dönemimizdeki (ya da sonraki dönemlerdeki) yaygınlaşmış anlamlarıyla çevirmemeye, yorumlamamaya dikkat etmeliyiz. Tercüme ederken de uygun karşılık bulmak için çaba sarf edilmeli aceleci, kopyacı ve anlam daraltıcı bir yaklaşım benimsenmemeli, böyle bir tutum Kur’an çevirilerinin çoğunun aynı hataları yapmasına ve çoğu çeviride olduğu için bu hataların benimsenmesine yol açar. Deyimler için: Müddessir 4-5, Fil 3, Tebbet 4-5; Anlam daralması için: Maun 4 ve bir başka çeviri yanlışı örneği için de Bakara suresi 42. Ayeti inceleyebilirsiniz (Karıştırmak, bulamak, örtmek…). Çeviriyi yaparken ayet duraklarından çok mânâ göz önünde tutulmalı, kıraat farklılıklarını da (varsa) belirtmeliyiz. Arapçanın ve Türkçenin birbirlerine karşı bir “üstünlüğünü”, “zayıflığını” ortaya koymak gibi gereksiz bir zahmete girilmemeli iki dilin birbirinden farklı olduğunu kabul etmeliyiz. Farklılıklardan dolayı mütercimler bahaneler üretmemeli ona göre davranmalı. Son olarak bazı konuları başlıklar halinde yazıp bu incelememi (daha doğrusu özetimi) bitireyim. 1- Parantezli ve parantezsiz meallere dair 2- Bazı meallere getirilen eleştiriler; a. Ali Bulaç’ın, b. Yaşar Nuri Öztürk’ün, b.1) Bir yerde Öztürk’ün parantez yerine eğik çizgi ”/” kullanmasını eleştiriyordu ve şöyle diyordu: “Oysa “parantezsiz meâl” iddası sözde bir iddadır ve aradaki fark (evet tek fark) parantez yerine, eğik çizgi işareti kullanmaktan ibarettir.” Bu dedikleri Öztürk’ün bazı ayet çevirileri için geçerli olabilir örneğin: Nahl 43. “…Eğer bilmiyorsanız, zikir/Kur'an ehline sorun.” Evet bu gibi ayetlerde okuyucu şunu anlayacaktır zikir = Kur’an, fakat okur Alak suresi 2. Ayet gibi ayetlere baktığı zaman durum farklılaşıyor: “İnsanı, embriyodan/ilişip yapışan bir sudan/sevgi ve ilgiden/husûmetten yarattı.” Bu çeviriden anlayacağı şey daha farklıdır, okur burada kendisine tek bir anlamın/yorumun değil birden fazla anlamın/yorumun seçenekler halinde (eğik çizgi) sunulduğunu görür. Hangi anlamı tercih edeceğini kendisi karar verir. (Ben bile bu eğik çizgiyi sık sık kullanıyorum:) 1- Embriyodan 2- İlişip yapışan bir sudan 3- Sevgi ve ilgiden 4- Husûmetten Seçsin istediğini ya da hepsini… c. Suat Yıldırım’ın, d. Edip Yüksel’in, e. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz’ın 28 Şubat 1999(?) tarihinde hazırlamış olduğu, f. Elmalılı Hamdi Yazır’ın orijinal ve sadeleştirilmiş versiyonu olan mealine dair eleştirileri de mevcut… Cündioğlu’nun ilk kez okuduğum kitabıydı diğer kitaplarını da merak ediyorum, okumayı düşünüyorum. Bu kitaptaki takındığı tavrın ve tespitlerin isabetli ve yerinde olduğunu düşünüyorum, her meal okurunun okumasını kesinlikle tavsiye ederim. “Sen Kur’an’ına sahip çıkmazsan, Kur’an’ının sana sahip çıkmasını nasıl umabilirsin ey Müslüman?!?”
Kur'an Çevirilerinin Dünyası
Kur'an Çevirilerinin DünyasıDücane Cündioğlu · Kapı Yayınları · 2011105 okunma
·
187 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.