Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Talat Paşa
Talât Paşa Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine damga vurmuş bir isim: Talât Paşa! Talât Paşa maalesef kimileri için hain, kimileri için zalim olarak sunulmaya çalışılsa da gerçekte vatan ve millet âşığı bir şahsiyettir. Vatan aşkını adeta kendisinde derileştiren Talât Paşa, Türkçülüğün önemli temsilcisidir ve milletinin acılarını, fikirlerinin ana düşüncesi yapan bir Hürriyet Kahramanı’dır. İttihat ve Terakki Fırkası içinde olayları en iyi muhakeme eden, durumu bütüncül ve gelecek odaklı değerlendiren bir devlet adamıdır! Örneğin ülkemizin malum savaşa girmesinde son viraj olan Goeben ve Breslau gemileri Karadeniz’e açılırken onun dile getirdiği düşüncesi “Bu olay benim malumatımın haricinde olmuştur. Zamanı değildi, çok vakitsiz oldu. Ben muharebeye gireceğimizi düşünüyordum, buna mümkünse mani olmak ve herhalde uzağa atmak için çalışıyordum. Enver’in lüzumsuz bir acelesi bunu başımıza getirdi.” şeklindeydi. Bugün İlber Ortaylı Hoca’nın da savaşa erken girdik, daha geç girmeliydik, tezini o dönemde Talât Paşa’nın düşündüğünü ve söylediğini böylece görüyoruz. Tabii bunlar haricinde Talât Paşa devletinin bir kuruşunu dahi israf etmeyen bir dürüstlüğe sahipti. Örneğin nazır olduğu dönemde seyahat için aldığı paranın artanını vezneye kendi eliyle iade ederdi. Geri iade edilmesinin kanunda olmadığını belirten veznedara ise “Ben hakkım olmayan parayı almam!” diyerek çıkışırdı. Anlatmak istediğim bir başka anısında ise Talât Paşa da savaş dönemlerinde milletimiz gibi vesika ile süpürge tohum ekmek yiyordu. Bir gün Topal İsmail Hakkı Paşa kendisine misafirliğe gelir ve Talât Paşa ile ailesinin bu çamur gibi ekmeği yediğini görünce onlara bir çuval beyaz ekmek gönderir. Talât Paşa ise bu duruma sinirlenip ekmeği geri gönderir ve İsmail Hakkı Paşa’ya “Biz her gün vesika ile ekmeğimizi mahallemizin fırınından alıyoruz ve bu ekmeğe ihtiyacımız yok!” diyerek halkının çektiği yokluğu paylaşmayı görev bilir. Kendisine bugün atılan iftiraların nedeni ve bu iftiraları atanların siper olarak kullandığı anısı ise savaşı kaybedince ülkeyi terk etmek zorunda kalmasıdır. Tabii bunun da perde arkasını bu kitaptan öğreniyoruz. Talât Paşa gitmek istemezken İstanbul Hükümeti’nin başı İzzet Paşa desteğiyle Berlin’e en azından durumlar düzenlene kadar ve geri dönmek şartıyla gönderildiğini (evet, gitmemiştir, gönderilmiştir!) öğreniyoruz. Son Padişah Vahidettin “Bu memleketi idare etmek için meğer iki adam lazımmış. Biri Sultan Hamid, diğeri Talât Paşa ama ben onlar gibi idare edemem. Talât Paşa bizim halkımızı iyi anlamıştı. O, hakikaten müstesna bir şahsiyetti.” diyecek kadar Talât Paşa’nın önemini kavramıştır. Talât Paşa İttihat ve Terakki’nin en akıllı ama bir o kadar da millî vicdan ve sorumluluk taşıyan en önemli simasıydı. Gerektiği yerde devrin en önemli ismi Enver Paşa’ya bile “Paşam, anlamadığınız ve bilmediğiniz işlere karışmayın!” diyecek kadar kendinden emin bir duruşa sahipti. Bugün her ne kadar yaşamı, eylemleri ve görüşleri tartışılmaya devam etse de Talât Paşa bu ülkede Türklüğün savunucusu ve şehitleri arasındaki yerini asla kaybetmeyecektir. Bazı davaların bedeli ağır olur, Talât Paşa da bu bedeli en son canıyla ödemiştir. Mithat Cemal Kuntay’ın Talât Paşa için yazdığı aşağıdaki dörtlükler onu eksiksiz bir şekilde betimlemektedir: Tahriben adamlık sana yetmezdi, tamdın, Sen kütle adam, millet adam, bayrak adamdın! En sevdiğin insan senin en çıplak olandı, Şanlar senin ölçünle palavraydı, yalandı. … Asla derileşmezdi vezir esvabı sende, Sen zorla büyüktün, istemeden de. En son eğildinse de kurşunla eğildin, Altınlar akarken de züğürt ölmeyi bildin! Bu eseri bir asır önceki çalkantılı döneme tanık olmak isteyen herkese tavsiye ederim, keyifli okumalar.
Talat Paşa
Talat PaşaHüseyin Cahit Yalçın · Ötüken Neşriyat · 2020295 okunma
·
178 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.