Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

248 syf.
10/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Atatürk Aydınlığında Yaşamak
Rastgele dolaşmaya başladığım bir sahafın göz gezdirdiğim ilk rafında karşıma çıktı bu kitap. Ülkece çok sorunlu günler yaşarken, büyük felaketler atlatmaya çalışırken kitabın ismi ve yazarı oldukça dikkatimi çekti. Genellikle okuyucu kitabı seçer fakat bu kez kitabın okuyucuyu seçtiğini düşünüyorum. Bu nedenle çok özel bir kitap oldu benim için. :) Yaşadığımız ve tanık olduğumuz her toplumsal sorunda "Keşke Atatürk yaşasaydı, Atatürk sağ olsaydı" diyoruz belki de. Başımız sıkıştığında Atatürk'ü arıyoruz ve istiyoruz. Atatürk aydınlığında yaşamanın düşünü kurar olduk. İşte Kâzım Taşkent de 1943-1980 yılları arasında ülkemizin yaşadığı her sorunda Atatürk aydınlığında yaşamanın özlemini çekerek yazmış bu satırları. Batmakta olan imparatorluktan, yokluk, sefalet, cehalet, emperyalist güçler gibi birçok sorunu çekip çıkararak yeni bir Türk devleti ortaya çıkarmıştır Atatürk. Bu imparatorluğun son neslinden olan Kâzım Taşkent'e göre ise Atatürk, bütün karanlıkları dağıtan bir aydınlıktır. Tarihin biriktirdiği bütün yanlışları gören ve milletine, sonsuza doğru ilerleyeceği yolda doğruları gösteren bir ışıktı. Atatürk sonrası Türkiye'nin politikalarında olan Kâzım Taşkent, gerilemenin gerekçelerini de büyük bir sıkıntıyla yazmış. Bu gerileme nedenlerinden biri: Particilik. Çok partili sistemin ne anlama geldiğini idrak edemeyenler olmuştur. Attilâ İlhan, Sokaktaki Adam romanında; "Bu particilik de hastalık ha?" der. Ne yazık ki ülkemizde futbol takımı tutar gibi siyasî parti desteklenildiği için bu tanım hâlâ geçerliliğini korumaktadır. Dolayısıyla -Taşkent'in de bu kitapta sık sık belirttiği gibi- Atatürk maskesi altındaki sağcı, solcu, ilerici, gerici politikacılar particiliği taassub (bağnazlık) haline getirmişlerdir. Diğer nedenler: Sözde aydınlar ve Atatürkçüler, yobazlar. "Yobaz için için işler. Yeni harflere, kadının hayatını kazanmasına, tiyatro ve operaya, hatta yüksek sesle türkü söylemeye muarızdır. Bunların tam tersini yaptırmak için eskiden gizli, şimdi ise mevcut hürriyetten istifade edip daha cüretli ve açıktan çalışır" der, Hasan Âli Yücel. Kâzım Taşkent ise ekler; "Yobaz daima dini kalkan, devleti de silah olarak kullandı. Atatürk, lâiklik devrimi ile yobazın silâhını hükümete, kalkanını da vicdanlara teslim etti." Peki bu teslimiyetin şu anda yerli yerinde olduğunu kim iddia edebilir ki... Kâzım Taşkent, halkın bölünmesi - kutuplaşması dilde, inançlarda ve anlayışlarda gerçekleştiğini belirtmektedir. Fakat bu bölünmelerde büyük rolün taassubun (bağnazlığın) olduğunu da eklemektedir. Ne yazık ki, çözüm olarak Atatürk'ün Anıtkabir'den haykırıp bizi uyarması gerektiğini de yazmıştır. Bağnazlık öyle içimize işlemiş demek ki... • Atatürk tüm engelleri aşardı... "Falih Rıfkı Atay'dan dinledim. Karlı bir gün Atatürk Kırşehir'e doğru yolculuğa kalkışır. Beraber götürmek istedikleri arasında Falih, Ruşen Eşref de vardır. Gidemezsiniz, yolda kalırsınız diyenler Atatürk'ü vazgeçiremezler. 'Ya... demek muhasara altındayız, biz yarıp geçmesini de biliriz' deyip yola koyulur. Zor bir yolculuk olur o günün koşullarında. Ama kazasız belasız gidilecek yere varılır. 'Tehlikeli ama hoş bir yolculuk yaptık' der Atatürk. Falih Rıfkı dayanamaz. 'Paşam arabaları kara saplanıp kalsaydı ne yapardık?' diye sorar. Cevap şöyledir: 'Ne mi yapardık? Atla, kağnıyla ne bulursak onunla yolumuza devam ederdik, kendi vasıtamızı icat ederdik.' Mustafa Kemal'i ne güzel anlatıyor. O yola çıktı mı mutlaka sonuna varır, hiçbir şey ona engel olamaz., engelleri kaldırır, kendi yolunu açar. Budur işte benim Atatürk'üm. (sayfa 17) • Atatürk karamsarlığa karşıydı... Karamsarlığı kendisine yakıştırmaz Atatürk. Yıllar önce Romanya Dışişleri Bakanı Antonescu ile görüşürken "Ben karamsarlığa karşıyım" diyor ve bir de benzetme yapıyor. Çiçek yetiştirmek nasıl bir güzelik yaratmak içinse, adam yetiştirmek de hayatı güzelleştirmek içindir, diyor. Yaşadığımız dünyayı, vatanı, zamanı iyileştirmek, geliştirmek görevimizi bize öğreten Atatürk'tür. (sayfa 30) • Atatürk, her başarının birbirini tamamlaması gerektiği inancındaydı... Yanlış hatırlamıyorsam, İzmir İktisat Kongresi'nde söylemiştir. Atatürk'e göre siyasal ve askeri başarılar ekonomik başarılarla tamamlanamazsa boşta kalır, kısa zamanda söner, unutulur. Bu sözleri günün politikacılarına sık sık hatırlatmak gerekiyor, ama dinleyen kim? (sayfa 43) • Atatürk, gerçek bir devrimciydi... Devrimler yapılırken, geçmişin gerilik ormanları biçiliyor, ama yine de kökler kalıyor. O köklerden zamanla yeni baltalıklar üreyeceğini de bilmek gerekiyor. Atatürk kökleri göz önünde tutardı. (sayfa 59) • Atatürk, gerçekçiydi... Nevzat Tandoğan Ankara valisi olmuş, ilk kez Atatürk'ün sofrasına davet edilmiş. Sofrada soruyor: "Vali bey, benim emirlerime niçin uyarsınız?" Cevap şöyledir: "Başımızsınız paşam, devletin büyüğüsünüz!" Atatürk beğenmez, cevabı kendisi verir: "Hayır, ondan değil! Çünkü ben yapılmayacak bir işte emir vermem!" (sayfa 61) Kâzım Taşkent, neden bunları yazdığını şöyle açıklar: "Ben bu notlarımı, okuyanların vicdanlarına sindirmeleri için yazıyorum. Atatürk'e günlük tekmil haberleri bunlar. O'nu tanıdım. Birkaç kez karşısına çıktım, ama asıl ben onu sevdim, bütün bir milletle beraber peşinden yürüdüm, onu sevdim, ona inandım. Onu kaybettikten sonra, hep boşluğa sesleniyor ve Atatürk'ü arıyorum." (sayfa 206) Bir başka konu ise günümüzde hemen herkes tutturmuş; "Kurtuluş Savaşı halkın sayesinde kazanıldı" diye. Doğru ama yetmez. Atatürk'ün adını söylemek bile istemeyenler demektedir bunu. Sadi Irmak'ın anlatımına göre Atatürk, Kurtuluş Savaşı'ndan 15-16 yıl sonra bir toplantıda şunları söylemiştir: "İşte zafer böyle ortak bir eserdir, beyler! Ama yenilseydik sonucun tek sorumlusu ben olacaktım." "Böyle bir sonuca katlanmayı göze almayanlar, başarıyı paylaşmanın tadına varamazlar. Olay bana bir alçak gönüllülük örneği olarak değil, gerçek bir sorumluluk ve onurluluk örneği olarak görünüyor." (sayfa 247) Bu kitapta Kâzım Taşkent bir kitaptan da bahsediyor: Lord Kinross - Atatürk . En kısa zamanda onu da okumayı planlıyorum. Atatürk aydınlığındaki Türkiye'ye, dayanışmayla...
Atatürk Aydınlığında Yaşamak
Atatürk Aydınlığında YaşamakKazım Taşkent · Binbirdirek Yayınları · 19813 okunma
··
2.659 görüntüleme
duygu okurunun profil resmi
temmuz 2021'de, ülkemizin güneyinde günlerce süren orman yangınları sürerken yazdığım bu incelemeye yine döndüm, incelemeyi yine tekrar tekrar okumak istedim. aslında inceleme denemez de, sadece bastırdığım duygu ve düşüncelerimi yıllar evvel cumhuriyet aydınının yazmış olmasının etkisi..
Bertha Mason okurunun profil resmi
Emeğinize sağlık 🙏🏼 Oldukça yararlı bir incelemeye imza atmışsınız 🌹
duygu okurunun profil resmi
çok teşekkür ederim. böyle düşünmenize ve beğenmenize çok sevindim. 🌻🙏🏻
2 sonraki yanıtı göster
ercanscgn. okurunun profil resmi
Şevket Süreyya Aydemir'in 'Tek Adam' serisi de ayrıntılı anlatımıyla değerlidir.
duygu okurunun profil resmi
teşekkür ederim @Argumentum_ad_hominem 🌿 aklımda olan serilerden biriydi tek adam. kpss'den sonra daha fazla ertelememeliyim. 🙏🏻💐
2 sonraki yanıtı göster
A. Umay  Umay okurunun profil resmi
Yüreğinize sağlık ,kitaplar her daim sizinle olsun 🌺
duygu okurunun profil resmi
çok teşekkür ederim. kitaplar hep bizimle olsun. ❤
Hakki okurunun profil resmi
Atatürk: Modern Türkiye'nin Kurucusu
Atatürk: Modern Türkiye'nin Kurucusu
Tavsiye ederim olabilecek en objektif kitap.
duygu okurunun profil resmi
çok teşekkür ederim. listeme ekledim. :)🌸
Melike görür okurunun profil resmi
Kimseninin incelemesini tekrar paylaşım yapmazdım taki senin mükemmel incelemene kadar bu incelemen sayfamda yer almalı ellerine sağlık :)
duygu okurunun profil resmi
melike! 👻 benim için ayrıca özel olan incelemeyi beğenmene mı çok sevindim, çok teşekkür ederim. :))
5 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.