Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ancak bu İslam dediğimiz bileşim “istikrarlı bir birleşme” değildir. İçindeki dinî unsurun fazlaca vurgulanması içte bir ayrılma tehlikesini doğurmaktadır: İslam doğal olarak dine ve mistisizme indirgenme temayülünü taşır. Bilinç ve faaliyet azalınca, Kur'an'ın emrine aykırı olarak "dünyadan nasibini” unutup, buna göre hareket etmeyi bırakınca İslam devleti, herhangi bir devlet gibi olur; İslam'daki din unsuru ise, herhangi başka bir din gibi işlemeye başlar. Devlet kendi kendine hizmet eden salt iktidar hâlini alır; din ise toplumu pasifliğe ve gericiliğe doğru çeker. Babadan oğula geçen halifelik, hükümdarlar, emirler, inançsız bilim insanları, ruhban sınıfı, tarikatlar, mistik hareketler, sarhoş şairler -tüm bunlar içteki parçalanmanın dış tezahürleridir. Bu parçalanma Hristiyanlık'taki "Tanrı'ya ait olan Tanrı'ya, hükümdara ait olan hükümdara” düsturuna uygundur. Ancak İslami değildir. Tarikatlar ve onların temelindeki mistisizm felsefesi bu sapmanın en karakteristik şeklidir. Bu sapma İslam'ın Hristiyanlaştırılması, Hz. Muhammed'den Hz. İsa'ya geri dönmesi olarak nitelendirilebilir.
·
190 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.