“Ciddiyim ben. Bir gece daha kalabilirsin.”
Kız arkasını döndü ve gurur dolu gözlerle ona baktı. “Bana acıyayım deme sakın.”
Luke’un bir kız kardeşi vardı; annesi vardı. Bir kadının köpek balıklarıyla dolu ruh hâlinin içinde yara almadan nasıl yüzeceğini iyi biliyordu. “Dalga mı geçiyorsun?” diye sordu.
“Ben kendime üzülüyorum. Sandviç harikaydı; ben öyle pek mutfak işi bilmem. Bilsem bile markete gidip bir şeyler ala mayacak kadar yorgunum. Şimdi gidersen yanna aç kalırım.”
Kız adama uzun süre baktı. Luke’un inandırıcı görünmek için çaba sarf etmesine gerek yoktu çünkü doğrulan söylüyordu.
“îyi, üzülmeyeceksin,” dedi Ali nihayet. “Aç da kalmaya caksın.” Ardından koridorun sonunda gözden kayboldu.