Gönderi

Kalbimi titreden hatıra...
Doğum yerlerini hatırlamayan ateş nehirleri, küçük bir gövdede büyük yangınlar çıkartarak akıyor, karışacak bir denizin hayaliyle deltalar oluşturup hastanın alnını yokluyorlardı. Baygınlığın kesif dumanı içinden çıkıp gelen asık suratlı adamları gördüğünde çok korktu çocuk. Belli ki işkence yapmak üzere gelmişlerdi yanına. Çevresinde dolanıyor, ellerindeki kızgın demirleri küçük bedenine yaklaştırıp uzaklaştırıyor, sis perdesinde korkunç bir gölge oyunu oynuyorlardı. İşte o anda güzel yüzlü, güzel kokulu, heybetli bir adam peydah oldu ve asık suratlı adamları uzaklaştırdı oradan. Çocuk sevinçle sordu kurtarıcısına, "Sen kimsin?" diye. Cevap muhayyilesine sığmayacak kadar büyüktü: "Ben Yâsin Sûresi'yim. Seni kurtarmaya geldim!" Ve "geldim" kelimesiyle birlikte ateş nehirleri, dökülecek bir deniz bulup gittiler. Baygınlığın sisi dağıldı ve çocuk gözlerini açtı. Bir de ne görsün: Babası baş ucunda ağlayarak Yâsin okuyor.
Sayfa 283Kitabı okudu
··
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.