Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

481 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
'Serenade für Nadia'
'Serenad' okuduğum ilk kitabıydı Zülfü Livaneli'nin. Öncelikle kitaba adını veren 'Serenade für Nadia' ya ilham olan o ünlü serenatı aşağıya bırakıyorum: open.spotify.com/track/6BdrHOEmo... Kitabı okurken yer yer açıp parçayı dinlemiştim. Bu yüzden artık bu parça kitapla bütünleşti, ayrı bir anlam kazandı benim için. Aynısını 'The Pianist' filmini ilk izlediğimde Chopin'in ünlü eseri için de hissetmiştim. Kitabı okurken önce bu filmi düşündüm, daha sonra ise 'Life is Beautiful' filmini daha izlemediğim aklıma geldi. Kitabın sonunda bu filmden bahsedilince ise açıp izledim. İzlemeyen varsa iki filmi de mutlaka izlemeli... Kitapta Ermeni-Kürt sorunundan tutun da Mavi Alay, 6-7 Eylül olayları, İkinci Dünya Savaşı, ülkemize gelen Yahudi profesörler ile Türk eğitim sisteminin temellerinin nasıl atıldığı ve kitaba damgasını vuran Struma gemisinden bahsediliyordu. Kitabın konusuyla ilgili daha fazla ayrıntı verebilirim ama bunları internette de bulabileceğiniz için ben daha çok kitabın beni nasıl etkilediğinden ve bana neler kattığından bahsedeceğim. "Günümüzde yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu için, henüz bir insan ömründen bile kısa bir geçmişteki olaylar ne kadar da uzakta kalmış görünüyor." 21. yüzyılda doğmuş biri olarak, okuduğumda tarihte böyle olayların nasıl yaşandığını, devletlerin insan hayatı söz konusuyken nasıl seyirci kalabildiğini aklım almadı. Kitapta 'Hiçbir hükümet masum değildir.' derken ne kadar da haklıydı Max! Kitabı okurken yakın tarihimize dair ne kadar az şey bildiğimi ve bu konudaki büyük cehaletimi farkına vardım. Daha önceleri tarihle çok ilgilenmediğimi itiraf etmeliyim. Okulda öğretilenler, haberler ve bir olayla karşılaştığımda sadece bu olayı araştırmakla sınırlı kalmıştı ilgim. Şimdi ise olabildiğince yakın zamanda önce ülkemizin ve yakın geçmişimizin tarihini detaylıca, daha sonra ise diğer ülkelerin tarihini yavaş yavaş öğrenmek için büyük bir istek duyuyorum. Bahsetmek istediğim diğer bir konu ise kitaptaki hümanizm anlayışı oldu. Kitapta sürekli tekrarlanan ve satır aralarına yerleştirilmiş düşünceler ile vurgulanan eşitlik ve 'insanın değerinin sadece insan oluşundan geldiği' anlayışı bana göre kitabın en etkileyici kısımlarıydı. Özellikle kitabın başlarında geçen Profesör Wagner'ın konuşması bazen dünyada olup bitenler karşısında söylemek istediklerimin tercümesi gibiydi. Geçen yıl yaşanan George Floyd cinayetini getirdi aklıma. Keşke herkes bu anlayışa sahip olsa, bu anlayışla yetiştirilse... Kitapta benim en etkilendiğim alıntı olan konuşmayı ise buraya bırakıyorum: #134444223 "Okulda İbni Haldun'un bir sözünü öğretmişlerdi, yıllarca unutamamıştım. 'Coğrafya kaderdir.' İşte bu üç kadının kaderi de doğdukları coğrafyaya ve zamana göre çizilmişti." Kitabı okurken bu kadar etkilenmemin bir nedeni de geçmiş ve bugün arasındaki benzerlikti. Bugün Taliban Afganistan'ı işgal ettiğinde, Afganistan’ın ilk kadın belediye başkanı olan Zarifa Ghafari 'Oturdum ve gelmelerini bekliyorum.' dedi. Elinden bir şey gelmeden sadece ölümü bekliyor. Bazı kadınlar ise Taliban'ın eline geçmeden çatılardan atlayarak intihar ediyor. İnsanlar uçaklara tutunarak ülkeden kaçmaya çalışırken düşerek ölüyorlar. Bugün haberler aynı şekilde yaşamını yitiren genç bir sporcudan bahsetti, Zaki Anwari. Ülkenin milli futbol takımında oynuyordu. O an düşündüm. Onun Amerika'da, İngiltere'de veya Almanya'da oynayan başka bir gençten farkı neydi? O da yetenekliydi, gelecek vaat ediyordu, gençti. Onun suçu Afganistan'da doğmak mıydı? O da doğduğu coğrafyanın, yaşadığı dönemin kurbanı olmuştu. "Geçmişlerini hatırlayamayanlar onu tekrar yaşamaya mahkumdurlar." ~ George Santayana Peki yine bütün bu yaşanılanlar olup bittikten sonra mı ortaya çıkacak, daha sonra kitaplara konu olacak, yapılanlar kınanılacak, ülkeler lanetleyecek, dünya tarihinde insanlığın utanç verici bir izi olarak kendine yer bulacak? Daha 'insan ömründen bile kısa bir geçmişteki' olayların acı hatıraları bu kadar tazeyken devletler yine tüm yaşanılan vahşete sessiz kalarak, seyirci mi olacak? Yıllar geçtikten sonra bir siyasetçi çıkacak yaşanılanları tekrar hatırlatacak, belki yeniden gündem olacak, yaşanıların faturasını ülkeler birbirine kesmeye çalışacak... Ama kadınların öldüğü, çocukların kurtarılma umuduyla tellerden atıldığı o gerçekler değişmeyecek. Suç ise yaşanılanlar karşısında başlarını çevirenlerin, kulaklarını tıkayanların, sessiz kalanların; devletlerin, insanların belki biraz geçmişin kısacası tüm insanlığın olacak...
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,7bin okunma
·
1.022 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.