Vermek istediğimiz son örnek Milliyet gazetesinden. 1987 yılının ilk ayında başörtüsü yasağını protesto edenlerin gösterilerini haber veren gazete 17.1.1987 nüshasında göstericilerin Beyazıt Camii’nden çıktıktan sonra halkı galeyana getirmek için “Kur’ân’dan hadisler okuduklarını” yazdı. Anlaşılan, bu koskoca gazetenin istihbarat servisinde “âyet” ile “hadis” arasındaki farkı bilebilecek kimsecikler yoktu. Bunlar her gün, din, İslâm ve Müslümanlar hakkında ahkâm kesip duruyorlar. İslâmiyet’in “gerici bir mirası temsil ettiğini” yazıyorlar.
Bir yazısında Prof. Hüseyin Hatemi, bu aydın takımını kastederek bunlara “İlkokul müfredatı seviyesinde din bilgisi dersleri vermek gerektiğini” söylüyordu. Evet, gerçekten bu aydın takımına ilkokul müfredatı seviyesinde din dersi gerekiyor ama, gel gör ki, cehaletlerinin farkında olamayan bu “aydın”lar cehaletin eğitimle kazanıldığına örnek bu olsa gerek ısrarla din derslerinin okullardan kaldırılmasını istiyorlar. Oysa belki de önce onlara bu dersleri mecburi kılmak lâzım.