Gönderi

1062 syf.
·
Puan vermedi
·
22 günde okudu
Eğer Rus klasikleri bir araya toplanıp, uzayda tek bir cisim oluştursalardı, o cisim Anna Karenina’ya benzerdi. *** Tolstoy’dan okuduğum ilk kallavi kitap olan Anna Karenina, beni yazarıyla da barıştırmıştır. Yazardan daha önce okuduğum “İnsan Ne ile Yaşar” ve “Kreutzer Sonat” kitaplarında Tolstoy’un verdiği duygu, ziyaretine gittiğim muhafazakâr bir akrabanın nasihatlerini dinlerkenki duyguya eşdeğer idi. Sormadığım, talep etmediğim bir ahlaki öğüt demetinin üzerime boca edildiğini hissetmiştim. Bu kitaplardaki Tolstoy’u sevmemiştim. *** Anna Karenina’da barıştık. Tolstoy yine kendi dünya görüşünü oraya buraya sıkıştırıyor, şu veya bu karakterine söyletiyor ama bu sefer üzerimize boca etmiyor. Biz de kendimizi saldırı altında hissetmiyoruz, kurguda sakince yolculuk edebiliyoruz. *** Rus klasiklerinde benim çok sevdiğim bir şey var. Muhtemelen bunu ifade etmenin çok daha teknik bir yolu vardır ama, edebiyat kuramı bilmem ben pek. Sevdiğim şey şu: bütün olaylar, duygular, düşünceler tane tane, aceleye getirilmeden, duru ve doğrudan biçimde okuyucuya aktarılıyor. Biz, bir duygunun örneğin, tüm nedenlerini, öncesini sonrasını, o ana etkilerini ve kurgudaki yerini bizzat yazarın ağzından öğreniyoruz. Bunun benim üzerimde dinginleştirici bir etkisi var. Rus klasiklerini okurken kendimi güvende hissediyorum, sanki yazar baştan beni gözeteceğine, her şeyi anlatacağına, hiçbir şeyi karanlıkta bırakmayacağına söz vermiş gibi. Bilmiyorum ben mi deliyim yoksa böyle hisseden başkaları da var mı? *** Anna Karenina da işte böyle güvenli bir alan yarattı bana. Planlanandan daha uzun sürede okudum ama dert değil, o kurtarılmış bölgede daha çok zaman geçirmiş oldum. Kimi okurlar, Anna karakterinden ziyade Levin’in ön planda olduğunu, bu hikâyenin aslında Levin’in hikayesi olduğunu hissetmiş. Bana, iki ana cephe varmış gibi geldi kitap boyunca: Kareninlerin cephesi ile Levin’in cephesi. Birbirine zaman zaman doğrudan zaman zaman dolaylı etki eden iki cephenin ikisi de oldukça ilgi çekici hikayeler sunuyordu. Birini ötekine tercih edemezdim. *** Merkezde bir “evlilik dışı ilişki”, çevresinde ise bütün bir 19. yüzyıl Rusya’sını okuduğumuz çok büyük bir roman Anna Karenina. Sırf bu geniş Rusya panoraması için bile okunabileceği gibi, evlilik dışı ilişki konusunda da okuru tekrar tekrar sorgulatıyor. Farklı görüşteki karakterler bu meseleyi tartışırken aklımda “Güneşin Oğlu” filmindeki şu unutulmaz replik dönüyor: “İraden mi güçlü, tutkuların mı zayıf?” *** Bu romanın tavsiyeye ihtiyacı yoktur. Haşmetinden korkanlara içeriden bilgi: su çok güzel, hadi gelin. *** Sevgiler efendim!
Anna Karenina
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939,7bin okunma
·
236 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.