Gönderi

Müthiş tespit
“Taşradan, köyden gelmiş insanlar büyük şehirde sefalet içine düşüp kahrolsalar da hallerine gülemez. Haline gülmek, şehirli yoksulların meziyetidir! Köyden gelmiş yoksul çocukların ilk işi servet sahibi olmak, tutunmaktır. Tutunmak-tutunamamak edebiyatı bu ülkede iyi iş yapıyor hâlâ. Aydın Doğanlar, Sabancılar hâlâ benim köşklerim, villalarım var övünmesi içindeler, yaşama sevinçleri servettir. Bunların yazarları ülkemizin sefaletine, çelişkilerine rağmen “halimize gülecek” ironiyi, edebiyatı asla geliştiremezler, çünkü dertleri tutunmak-tutunamamaktır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Falih Rıfkılar, Yakup Kadriler, Hüseyin Cahitler müthiş yazarlardı, küçücük taşra kasabasının karton-makas devrimlerine büyük bir imparatorluktan gelmişlerdi, “halimizi biliyorlardı”, çünkü yoksul küçük kasaba Ankara’nın değil, imparatorluğun çocuklarıydı. Köyden gelmiş zenginlerimiz, yazarlarımız, öküz iştahlarının kara bayrağıyla her bir kuruma saldırıp barbarca yağmalarlar, servetlerini kaybetmesinler, korkunç azaplar duyarlar. Şehirli yoksulların korkunç azabı da, bir gün halimizi anlatacağımız eş, dostun, okuyucunun kaybolmasıdır.”
·
167 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.