Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Eski zamanların insanları, bize sonsuz uzaklıktaymış gibi gelirler. Onlara, resmen ifade ettiklerinin ötesinde, derin niyetler atfetme cesaretimiz yoktur; Homeros'un bir kahramanında, kendi hislerimize benzer bir duyguyla ya da Cannae Çarpışması'nda, duyguyla ya da Cannae Çarpışması'nda, düşmanın, ordusunun bir kanadını yarmasına izin verip düşmanı arkadan kuşatan Hannibal'de, ustalıklı bir aldatmaca taktiğiyle karşılaştığımızda şaşırırız; epik şairi ve generali, hayvanat bahçesinde gördüğümüz bir hayvan kadar, kendimizden farklı zannederiz adeta. XIV. Louis'nin sarayından bir şahsiyetin, kendinden aşağı mevkide, kendisine hiçbir yararı dokunamayacak birine yazdığı bir mektupta kibarlık belirtilerine rastladığımızda bile şaşırırız; çünkü bu büyük soylularda, kendilerini yöneten, ama asla doğrudan ifade etmedikleri, koca bir inançlar dünyası bulunduğunu, özellikle de, terbiye icabı kimi duyguları yaşıyormuş gibi göstermek ve bazı kibarlıkları büyük bir titizlikle yerine getirmek gerektiği inancını, birdenbire görüveririz. Geçmişin bu hayalî uzaklığı, belki de büyük yazarların bile, Ossian gibi vasat yutturmacıların eserlerinde, dahiyane bir güzellik bulmalarını anlayabilmemizin nedenlerinden biridir. Eski bir Kelt ozanının, çağdaş fikirleri olabilmesine o kadar şaşırırız ki, eski bir Gael baladı sandığımız bir metinde, çağdaş bir yazıda rastlasak ustalıklı deyip geçeceğimiz bir fikirle karşılaştığımızda, hayran oluruz. Yetenekli bir çevirmen, eski bir yazarın az çok sadık bir çevirisine, çağdaş bir yazarın imzasıyla, ayrıca yayınlansa, en fazla hoş bulunabilecek birkaç pasaj eklediğinde, şaire heyecan verici bir yücelik kazandırır; şair böylece birçok yüzyıla birden hitap eder. Aynı çevirmen, kendi imzasıyla yayınlanacak olsa, ancak vasat bir kitap yazabilecek niteliktedir. Çeviri olarak yayınlandığında, bir şaheserin çevirisi gibi görünür. Geçmiş, uçucu değildir, olduğu yerde durur. Bir savaş başladıktan aylar sonra, acele etmeden çıkarılan yasalar, savaşı kuvvetle etkileyebileceği gibi, çözülemeyen bir cinayetten on beş yıl sonra, bir yargıcın cinayeti aydınlatacak ipuçlarını bulabileceği gibi, yüzyılların ardından, ücra bir yörede yer adlarını yerlilerin âdetlerini inceleyen bir bilgin, Hıritiyanlık'tan çok öncesine ait, Herodotos zamanında bile anlaşılamayan, hattâ belki unutulmuş olan, oysa bir kayaya verilen adda, bir dinî ayinde, şimdiki zamanda bile, yoğun, çok eski ve sağlam bir oluşum gibi varlığını sürdüren bir efsane bulabilir.
Sayfa 377Kitabı okudu
·
74 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.