Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hayatım Sabahat; Bir tane meleğim; sen şimdi hayatının en büyük kederini yaşıyorsun. Hafifletilmesi imkânsız acılar içindesin ve telâfisi gayrı mümkün kaybının arkasından ağlıyor ağlıyor ve ağlıyorsun. Bunları biliyor ve uykusuz gecelerimde görüyorum. Şimdi her şey sana değersiz, dünya boş geliyor. Ağlamaktan daha ağır bir şey yapamadığın için kendi kendini yiyorsun. Şimdi senin için dünya boş. Fakat bu acıda, bu gözyaşı dökmekte, bu erimekte yalnız değilsin. Hatırladıkların, tahmin ettiklerin var. Hatırlamadıkların, tahmin etmediklerin de var. Dünya boş, fakat yalnız değilsin karıcığım. Aziz ve yüksek meleğim. Bu an ben senim. Bu an sen bensin. Bu en büyük felâketinde yanında bulunmayı isterdim. Hatta senin bu felâketi yaşamaman için benim ebediyen senden uzakta kalmam gerekse idi kendi en ağır bahtımı senin saadetin için kapkara yapardım. Duyduğum acıyı ve gözyaşlarımı görmedin diye hayıflanmıyorum. Bu anlarda sana destek olamadım diye üzülüyorum. Çünkü sadece Özdemir olmakla değil, fakat babalarını kaybeden iki insan olarak birbirimize destek olacaktık. Sakın sana teselli veriyorum zannetme. Bu yersiz bir hareket olur. Çünkü ben teselli kabul edemiyorum. Diliyorum ki gözyaşlarım sana sükûnet ve sabır versin. Çünkü ben sükûnet ve sabır dilemiyorum. .... Vicdan azapları içinde sana hitab ediyorum; Yanında olduğumu bir an aklından çıkarma. Bana da bak, kederimi gör. Katlanacaksın, daha çok acı çekmek için katlanacaksın. Çünkü ben daha çok, daha uzun, daha derin acı çekmek için katlanıyorum. Bu katlanış gözyaşlarından daha ezicidir. Katlanmaya yanaşmamayı kendim için en büyük ayıp olarak görüyorum. .... O, kaybetmişti ve bizim gibi hüzünden hüzüne düşmüştü. Biz, kaybettik hüzünden hüzüne düşüyoruz. Bizi kaybedeceklerin hüznü acaba bizim bu hüznümüz kadar olacak mı? Hıçkırıkların arasında seni ferahlandırmak için eriyorum. Çünkü ben de ferahlıkla, derinden hıçkırmak istiyorum. Senin başına gelen, benim başıma gelendir. Senin yakınında olup seni hiç bırakmamak isterdim. Senin daima, daima ve daima yakınında olup seni hiç bırakmamayı istiyorum. İsteyeceğim. Kederimi görmedin, ama biliyorum ki biliyorsun. Benim seni düşündüğüm kadar şimdi beni düşünmeni istiyorum. Beni hatırla, aynı acıyı yaşadığımı an. Senin yardımına muhtaç olduğumu sezdirmemek için çabalıyorum. Kederinin düşüncelerini bulutlamamasını istiyorum. Zira o vakit kederin ruhunu devamlı olarak kaplayamaz. Ben buna çalışıyorum. Çünkü ruhlu kederlere boğulmak istiyorum. Kaçınılması imkansız olduktan sonra, kederin sadece aklımıza hücum etmesi nedir ki. İsteyelim ki gönlümüzü de sarsın. Aklını, fikrini dağıt, hafızanı benim yaptığım gibi hatıraların tamamı üzerine ser. Gözlerinin önünden, bir noktada takılmamaya gayret ederek eski günleri geçir. Herhangi birisinde, ortada takılma. Belki sonrakilerinde daha fazla gözyaşı akıtıcı olanları vardır. Biliyorum, sen de aynen böyle düşünüyorsun. Benim de senin gibi düşündüğümü bir daha bil diye yazıyorum. Dikkat et ki, sana teselli verici veya hafifletici telkinler yapmıyorum. Bu haddim değil. Ve kimsenin haddi değil. Bilakis seni hüzne davet ediyorum. Ne kadar hüzünde olduğunu bilmiyorum sanma. O mânâyı gütmüyorum. Teselli verici durumda olmadığımı belirtmek için söyledim. Hiçbir zaman küçülmek istemem. Hele senin nazarlarında. İstediğim, senin yanında kalabilecek derecede, sana yakın olarak yükselmektir. Bu günlerine beni kat. Ben buna lâyığım. Bak, yanında senden zayıf çırpınanlar var. Onları kanatlarına al. Bana olduğun gibi onlara da melek ol. .... Olan şey bir tektir; terkediş. Yapılacak olan bir tektir; boyun eğiş. Bütün gamımızla boyun eğdiğimiz bu "bırakış"a karşı ayakta duralım. Yan yana, ağlaya ağlaya katlanalım. .... Metin ol meleğim. Düşünemiyenlerin acısı ne kadar yavandır değil mi? Biz ki her şeyin iyisini ve genişini, büyüğünü, derin ve mânâlı olanını elde etmek isteyenleriz. .... Hatırladıkça, andıkça ondan uzaklaşmayacağız. İkimizin bir babası vardı. Diyeceğiz ki; bizim babamız var, gene var. Ama bunu avunma vesilesi için değil hakikat diye söyleyeceğiz. Çünkü hakikattir. Çünkü bizde babamız yaşıyor. Hayatım Meleğim, sana bunları yazdım diye bana kızma. Benim de çaresizlik içinde olduğumu biliyorsun. Sana, anlayışına, görüşüne aşkımı biliyorsun. Aklından geçmiş bu şeyleri hatırlatarak aynı keder ortasında buluşalım diye yazdım. Her şeyimiz birdi, kaybımız da bir oldu. Her şeyimiz bir olsun. Bana bu mektubu yazdıran kader bir birliğin karanlık cephesidir. Bu zulmet bizi ruhen, hayatın hiç de gönül açıcı olmayan çevresinde bağlıyor. .... Unutulmayacak acılara temenni eklemek zavallı bir teşebbüs olur. Kederini o noktadaki başka bir şey daha çoğaltamaz. Ve biliyorum; kederini hiçbir şey hafifletemez. Yalvarıyorum, beni yanına al.
·
124 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.