Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

184 syf.
10/10 puan verdi
·
21 saatte okudu
Akıllı Türk, Makul Tarih - İhsan Fazlıoğlu
Bu inceleme, sahici Türk'ün ne olduğunu, bizim "modern Türklere" anlatmak amacıyla yazılmıştır. Hazırsanız başlayalım: Yazar, her şeyden önce şunu soruyor tarihe: Türk ne idi, ve Türk ne olacak? Bu soruların açıklanması, Türk'ün geleceğinin tanımlanmasına yol açacak. İşte burada yazar uyarıyor, bilimsel tarih sıfatı ile, Türk'ün medeniyetini çökmüş ve değersizleşmiş göstermek isteyenlerin niyeti; Türksüzleştirmektir. Türksüzleştirmenin amacı da şudur: Türk gençliğini ve neslini, Anglo-Amerikan (yani Protestan ahlâk) kültürüne göre yetiştirmektir. Türksüzleşmek anlamına gelen bu olgu, tarihsizleşmeyi ve talihsizliği beraberinde getirecektir. Çünkü Türk'ü, Türk'ün kendi medeniyetinden koparmayı başarırsan, insanı ümit olarak gören Oğuz töresi hareketinin dünya siyasetine egemen olmasını önlemişsin demektir. Kapitalistlerin istediği de budur. İşte yazar burada bir uyarı daha yapıyor: Kapitalist dünya sisteminin ahlâk ve insan tanımayan düzenine karşı tek kuvvet, Türk kuvvetiydi. Yani Selçuklu ve Osmanlı olmaktı. Bu yüzden Batı, zihnen hazır olsa bile, gönlü Türk'ü sevmez. Türk ne kadar modernleşirse modernleşsin, Türk'e daima korku ve kuşku ile bakacak. Çünkü Batı medeniyetinin temel vasfı, varoluşunu İslam düşmanlığı, dolayısıyla Türk düşmanlığı üzerine inşa etmiş olmasıdır. Binlerce yıl Türk'e öcü ile bakan bir uygarlığın Türk'ü benimsemesi, psikanalitik olarak mümkün değildir. Mümkündür diyene gülüp geçiniz. İnsanı ümit olarak gören Oğuz hareketinin özü şudur: nizam-ı âlem, Türk devletinin öncülüğünde, yani belli bir mekânın üzerinden kurulacaktır. Geçmişte bu mekânın en tipik örneği İstanbul'dur. Kıblesi Washington, Paris, Moskova olanların, ya da kıblesi İslamabad, Kabil, Kahire olanların Türk'ü anlaması mümkün değildir diyor. Çünkü Türk'ün siyasal kaderi, mekânsal bağlamda, İstanbul üzerinden tecelli eder. Türk İstanbul'u yok sayan her küresel düzenlemeye karşı çıkmak, Türklük vazifesidir. Türk topraklarının, yani Türkiye'nin dışından Türkiye'ye kader arayanlar ile, tartışmamak gerektiğini ve yalnızca gülüp geçmek gerektiğini söylüyor. Ve Yazar devamında diyor ki, din ve dilini kaybeden millet, vicdanını da kaybeder. Ve başka medeniyetlere özenir. Başka dünyayı taklit etmeye çalışan, önce kendi dünyasını kaybeder. Niçin? Çünkü medeniyet demek, o medeniyetin ontolojisini ve epistemolojinin benimsenmesi ile başlar. Türk bir kere İslam medeniyetinin dışına çıktığı anda, hangi medeniyetin -lojisine kapak attığının önemi yoktur. Çünkü kendini inkâr, bir sığınmayı ve devşirilmeyi beraberinde getirir. Yazar devamında diyor ki: Müslüman eşittir Türk'tür. Bu önermeye katılmakla beraber, eğer aklınıza şu soru geliyorsa: bir ırk ile bir dinin ne âlâkası var? diyorsanız, sizi tebrik ederim, Türk'ün kendi medeniyetine çoktan yabancılaşmışsınız demektir. Yazarın kendisinden bağımsız olarak konuşuyorum, ve bu önermeyi bir adım daha ileriye götürüyorum: Türkiye topraklarında, Türk'ü Müslüman'a eşit görmeyen her kişinin beyni, Batı'nın epistemolojisinin etkisi altındadır ve o kişinin Türklüğü şüphelidir. Türk'ün Türklüğü, İslâm medeniyetine kurduğu mensubiyet bağının kuvveti ile orantılıdır. Bu orantıyı anlamayan, zihni Batı kültürünün tesirinden sıyrılamayan kültür fukaralarına gülüp geçeceğiz. Neyse yazara dönelim. Yazar devamında diyor ki, Türk'ü tanımaktan korkanlar, Türk tarihinden de korkar ve belirsizliğe sığınır: Kendi heva ve heveslerinin başına Türk sıfatı koyarak, ve kavramlara yedirerek, Türk'ün tanımlanmaya çalışılması, Türk'ün tarihini mitolojik bir anlatıma hapsetmek anlamına gelir. Mitoloji demek, bir nevi tarih alanında o milletin kendisine övgü veya sövgünün kapılarını aralar. Ve yazar diyor ki: Övgü ve sövgü sizin olsun, idrak veren bilgi bize yeter! Türk medeniyetinin metafiziğini anlayamayan modern Türk aydınının geldiği nokta şudur diyor: Batı'ya uşaklık etmeyi öğrenmek, tarihsizleşmek, anlamsızlaşmak, ve iddiasızlaşmak. Yaşama gayesini kaybeden iddiasını da kaybeder diyor. Velhasılkelam, İhsan Fazlıoğlu şunları demeye çalışıyor: Türk medeniyetlerinin felsefesini, evren ve siyaset tasavvurunu anlayamayan, ve kendi medeniyetine hor gözle bakan Batılılaşmış Türklere, onun deyimi ile "şeker Türklere", bir sözü var yazarın: "Biz Türküz, Türkî çığırırız." Evet, incelememiz bu kadardı. Buraya kadar yazdıklarım hoşunuza gitti mi? Tabiki de çoğunuzun hoşuna gitmedi. Çünkü Türk tarihinin felsefesini anlamamak için direniyorsunuz. Neyse, kitaba gelelim. 180 sayfa olan bu eser, şeker olmayan gerçek Türk'ü anlatmak amacıyla, bir manifesto edasıyla kaleme alınmıştır.Puan olarak: 10/10 veriyorum. Türklüğünü hatırlamak ve hatırlatmak isteyenlerin kesinlikle okumasını tavsiye ederim.
Akıllı Türk Makul Tarih
Akıllı Türk Makul Tarihİhsan Fazlıoğlu · Papersense Yayınları · 2014376 okunma
·
416 görüntüleme
istari okurunun profil resmi
Yazınız kitabı güzelce yansıtmış ama "Kapitalist düzene karşı tek kuvvet Selçuklu/Osmanlıydı" kısmında bir yanlışlık var gibi. Kitapta böyle bir ifade yok veya ben kaçırdım. Tabii hoca genel olarak Kapitalizmin yol açtığı olumsuzlukların farkında ve Teklif kavramı da buradan yola çıkıyor zaten. Yine de güzel inceleme, elinize sağlık.
Cemil Meriç okuru okurunun profil resmi
Evet, kitapta doğrudan böyle bir ifade yok lakin,17. sayfanın ikinci paragrafında: "...İşte bu nedenledir ki Selçuklu-Osmanlı çizgisi, sömürgeci-kapitalist güç için önce korkudur; daha sonra engeldir; ... " şeklinde bir tespit vardır. Buna dayanarak yazmıştım. Uzun bir incelemeyi okumaya vakit ayırdığınız için, ve geri bildirim yaptığınız için sağolun...
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.