Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

152 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Spoiler İçerebilir
Bu kitabı okurken, orada okuduklarımın etkisinde öyle kalmışım ki: ne zaman bir hayvan görsem, içinden acaba şöyle şeyler mi geçiriyor diyorum: iki ayaklı, bizleri sömüren çıkarcı insan düşmanımızda mı buradaymış? Bu kitapta her şeyiyle kabul ettiğim ve benimsediğim karakter Koca Reis oldu. Onun aklını kullanması, lider duruşuyla diğer hayvanlara gerçekleri anlatıp yol göstermesi, tüm hayvanları eşit görmesi, güzel günler için ümit etmesi ve elinden ne geliyorsa, çabalarını esirgemeyişi... Seviyorum seni Koca Reis Ne kadar kızsam da etkilendiğim karakter ise; Squealer. Ağzı öyle güzel laf yapıyor ki, benim bile oturup dinleyesim, anlattıklarına inanasım geliyor. Aklını şeytanlıklar için kullanmasa, ne de güzel işler çıkartabilirdi oysa. Beynini kullanabildiğin için çekicisin Squealer; ama o yaptığın türlü şeytanlıklar, çekiciliğini yerle bir ediyor. O hissin yerini nefret kaplıyor... En çok kızdığım karakterlerden biri: Boxer. Sen ki heybetli, güçlü bir atsın. Ne diye her söyleneni kabullenip, yürekten itaat edersin ki? Hadi bunu yaptın, ne diye kendini gece gündüz paralarsın, nimetlerinden bile faydalanamayacağın bir Yel Değirmeni için? O her zaman haklıdır dediğin hain Napoleon'un seni köpeklere mama yapacağından haberin olsaydı, yine de tüm bağlılığınla ona hizmet edip, umarsızca tapmaya devam edebilir miydin acaba? Sana gelelim Benjamin. Sen nasıl bir eşek aslı çıktın böyle? Hem akıllı, hem aptal olmayı nasıl başarabiliyorsun? Hem her şeyin farkında olup, hem de tüm bu olanlara nasıl seyirci kalabiliyorsun? Boyun eğmek de nesi? Okuma yazma bilmene karşın; harekete geçmeyişin, gözümde yerle bir ediyor tüm bu güzel özelliklerini! Ot gibi yaşamayı seçmek, nasıl bir kafa bilemedim ama, aslında biliyor musun? Tüm o üstün zekan ve farkındalığınla; Squealer'a rakip çıkıp, tüm hayvanları aydınlatabilirdin. Belki ayaklanma çıkartırdınız. Belki baş kaldırır, birliğin gücünü kullanırdınız. Alt edemezlerdi sizi. Sayısı oldukça fazla olan siz hayvanların karşısında, kuru söz kalabalığı yapan bir kaç domuz ve hırlayan bir kaç köpek ne ki... Ah, tüm bu farkındalığını güce çevirebilseydin, hayvanların hayatları nasıl da değişirdi, düşünemiyorum bile... Sana gelecek olursak Mollie. Seni bir yere kadar anlayabiliyorum. Bu hayatı seviyorsun. Güzelliklerini tatmak elbet hakkın, ama insan bunların üstüne bir şeyler koyar be kızım. Düşündüm de asıl ot gibi yaşayan sensin. Benjamin en azından aklediyordu, sen de o da yok. İnsan az biraz düşünmez mi, o bayılarak yaşadığı hayatı sorgulamaz mı? Bu hayat kurdele, şeker ve gösterişten mi ibaret sanıyorsun? Bu mudur? Neyse, boşuna anlatıyormuş gibi hissettim, boşver be Mollie. Peki ya koyunlar, siz yok musunuz siz! hadi papağan gibi (bozuk plak gibi desek daha yerinde olur), her söyleneni tekrarlayıp duruyorsunuz. Bari ilkenize hitap eden bir şeyler olsaydı, o gösterişle haykırdıklarınız. Pardon, bunun için bir ilkeniz olması gerekirdi. Cidden, siz neden yaşıyorsunuz, ne için varsınız? Gelelim Snowball ve Napoleon'a. Sizler düello hissiyatını iliklerime kadar hissettiren muhteşem ikili! Hanginizi dinlesem, anlattıklarınız açıklamanızla birlikte aklıma oturuyor; evet mantıklı, bu olsun diyorum. Sonra topu diğerine atıyorum. İkiniz de zekasını kullanabilen asil hayvanlardandınız, ama maalesef siz de hayvanlara faydalı olamadınız. Gücünüzü birleştirseydiniz, bir umut hayvanlar gün yüzü görebilirlerdi... O harika plan ve projeleri ortada buluşup hayata geçirebilseydiniz, biriniz yönetirken diğeri kontrol işlerini yürütebilseydi, nasıl da farklı olurdu her şey... Yapamadınız, siz de zıtlaşmayı seçtiniz. Ah, keşke sadece düşünceleriniz uyuşmasaydı diyecek hale getirdiniz beni burada. Ah Napoleon, elma karşılığında hayvanları gaza getirip, Snowball'u idam cezasına çarptırmakta nesiydi? Aslında hayvanları eleştiriyorum şöyle olsaydınız, böyle olsaydınız diye ama öyle olsalardı bu eser nasıl ortaya çıkacaktı? İşin bir de bu tarafı var tabii, ama ben aslında orada, hayvanlar üzerinden o kafada ki insanları eleştiriyorum, bakmayın siz bana :) Şunu itiraf etmeliyim ki; George Orwell kullanmayı seçtiği kelimelerle ve kurduğu cümlelerle beni kitabın içine çekti, gerçekten bir başyapıt ortaya koymuş. Bu onun okuduğum ilk kitabı ve kalbimi fethetmeyi başardı, o yüzden diğer kitaplarına da yönelme planları içerisindeyim. Böylesine düşündüren, sorgulatan, belki başkaldırtan kitapları seviyorum, ama bir kötü tarafı oluyor ki: o da kurguda ki acımasız karakterler ve bitmek tükenmek bilmeyen, korkunç olaylar silsilesi... Aslında bu kitapları değerli kılan da gerçekte onlar. Rahatsızlık hissine karşın 1 puan kırmış olsam da, her zaman benim için değerli ve aykırı kitaplar arasında ki yerini koruyacak...
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020245,8bin okunma
·
275 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.