Nedendir bilmiyorum ama kitabı bu kadar çok beğeneceğimi pek düşünmedim... Ancak araştırmadan bodoslama okuyunca serinin ikinci kitabından başlamış oldum... Umarım ilk kitapla fazla bir bağı yoktur, varsa da geçmiş olsun...
.
Kitap, küçük bir çocuğun gitmesinin yasak olduğu bir yere gizlice gitmesi ve orada bir ceset bulmasıyla başlıyor... Bir ceset gibi görünse de aslında üç ceset... Yıllar önce kaybolan ve bulunamayan iki genç kadının da kemikleri bulunuyor... İpuçları takip edildikçe vahşet gözler önüne seriliyor... Bir intihar ve bozuk aile ilişkileriyle karşılaşan Patrik'in ensesinde olayların nereye dayanağını merakla okudum...
.
Polisiyede fazla bir şey söylenemiyor işin tadı kaçmasın diye ama şunu söyleyeyim ki çocuklara masumca bile olsa söylenen yalanlar çok büyük felaketlere yol açabiliyor... Burada pek masumca olduğu söylenemez elbette... Bu ancak çocukların masumluğunu kullanmak olur... Dini duyguların sömürülmesi her yerde, her zamanda var ve çok kişi bu tuzaklara düşüyor... Hele bir de üstün bir varlık olduğuna inandırmışsa...
.
Fjällbacka serisinin ilk kitabı da Buz Prenses'miş. Belki bir gün okurum...