"Tutunamayanlar" romanının bir başka önemli özelliği de onun anlatımındaki ana renklerden biri olan ironidir. Motifsel düzlemde içinde son derece ciddi bir varoluş sorunsalının yer almasına, konusal düzlemde ise bir intihar öyküsünün odakta olmasına karşın bu roman, ironinin ve gülmecenin, dokunun önemli bir parçası olduğu bir metindir. Edebiyat bilimci Gürsel Aytaç'a göre, romanın anlatım tutumu çoğunlukla "eleştirici, hicivci ve alaycıdır".Romanda yer alan kültürel, tarihsel ya da otobiyografik kökenli tüm ögeler, yazarın kişilik yapısının da bir parçası olan ironinin merceğinden geçer, alayın prizmasında biçim değiştirir. Atay'ın ironisi, kimi yerde can acıtıcı dikenleri olsa da, kimi yerde groteskleşse de çoğunlukla yumuşak tonlar içeren bir ironidir. "Oğuz Atay'ın alayı kızgınlık ya da öfkeden beslenmiş bir alay değil. Ondaki alay, nesnesinden bir türlü kopamayan, onun doğrudaki payını bir türlü unutamayan, haksızlığı ve aczi bir türlü kendi dışına atamayan, karşısındakini haksız kendini haklı göremeyen, çoğu kez onunla özdeşleşen, onu içselleştirmeye çalışan bir alay," diyordur eleştirmen Nurdan Gürbilek. Atay'ın hiçbir zaman yıkıcı/sar kastik özellikler taşımayan mizah tonu göz önüne alındığın da Gürbilek haklıdır. Ancak Oğuz Atay, ondaki mizah boyutunun -ki çoğu ironiyle bütünleşir- öfkeden beslendiği konusunda ısrarlıdır: "Bence buradaki mizah, alışılmış bilinmiş mizah değil, roman kahramanlarının taşıdıklan öfkenin mizaha dönüşmüş şeklidir."
"Tutunamayanlar" romanını fazla ses çıkarmadan uzaktan izlemesinin ana nedenlerinden biri de kuşkusuz Atay'ın bu tabu tanımaz ironik anlatım tutumudur.