Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

240 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Kitabın karakterine “ön söz” yazdırıp sonra o ön söze katılmadığı noktaları belirten “son ön söz” yazmak mı? Etkileyici bir girişti Unamuno. Yoğun düşünce geçişleri nedeniyle gerçeklik algımı yitirmemi sağlayan kitapları seviyorum. ‘Sis” de onlardan birisi oldu. Kitabın kurgusundan ziyade, üzerinde durulan düşünceler için inceleme yapmak daha iyi olacaktır. Başlıklar halinde ilerleyelim. Tinsel Anarşizm: Kitapta diğer düşüncelere göre pek de yer kaplamayan fakat başlıca değinmek istediğim konu "Tinsel anarşizm". Bu düşünce yazarımız Unamuno’nun kendi tanımıyla, her konu hakkında kendine ait özgür bir fikir sahibi olmaktır. Bu açıdan düşünüldüğünde her bireyin bir tinsel anarşist olması gerektiği düşüncesi oluşabilir. Anarşizm tüm otoriteleri reddeder. Tinsel anarşizm ise, her bireyin otoritesinin kendisi olması gerektiği üzerine kurulmuştur. Özyönetimi olmayan bireylerin toplum içerisinde sin-diril-mesi sonucunda güç istencini tetiklemektedir ve başkasını yönetebilen insanlar güç zehirlenmesine girerek şiddet doğurmaktadır. Özgür bireyler için özgür fikirler olmalıdır. (Toplum bilinci için yazılmış bir kitap değil.) Kadın Psikolojisi: Baş karakterimiz Augusto, kadın psikolojisini anlamak amacıyla, kadınların yaklaşımları hakkında deneylerde bulunuyor. Onları tartmaya ve alacağı kararlarda bu deneylerin sonucuna göre davranmayı düşünüyor. Kadınlarla sorunsuz iletişim kurmak için veya onları anlamak için insan üstü bir çabaya gerek olmadığı düşüncesindeyim. Kadınları çok iyi anlıyorum gibi bir iddia değil bu. Herhangi bir bilinçli “insana”; saygı, empati ve uzlaşıcı bir tavırla yaklaştığınızda sorunsuz iletişim kuruluyor zaten. Bununla birlikte Augusto’nun kadınlarla yaşadığı her problemden sonra annesini düşünmesi, onun dizlerinde olduğunu hayal etmesi de kadınlara olan yanlış düşüncesinin bir göstergesi. (Psikoloji kitabı değil.) “Cogito, ergo sum!”: Var olmak, yok olmak, düşlerde yaşamak gibi konulara son bölümlerde çok yoğunlaşmış Unamuno. En son gerçeklik algımla alay eden yapıt “Inception” filmi olmuştu. “Sis” de “Acaba gerçekte miyim yoksa sadece bir hayalden mi ibaretim?” diye bir kez olsun sorduruyor insana. Ben de diyorum ki: Varsınız, öyleyse düşünün! (Felsefe kitabı değil.) Aşk: Aşık olmak ile aşık olduğunu sanmak arasında gidip gelen bir karakter Augusto. Aşık olduğunu hissettiği ilk gün, “Bugün tanrının günü. Peki ya dün kimindi?” sorgusu dikkat çekiciydi. Aşık hissettiğimizde, kendimizin ve bizden bağımsız olarak çevremizde gelişen tüm olayların artık bir anlamı olur. Güneş her gün doğmuştur ama o gün artık bir anlamı vardır doğmasının; yeni başlayan günden keyif alıyoruzdur. Augusto da hayatının bir anlamı olduğunu hissediyor tabii. Ama aşk hep ilk gün ki heyecanla veya hayal ettiğimiz gibi mi devam eder? Etmediği için olaylar karışacaktır. (Aşk kitabı değil.) Karakterin kadınlara olan yaklaşımı Aylak Adam’ı, monologları Tehlikeli Oyunlar’ı, Vitor’la diyalogları da Nietsche Ağladığında'yı hatırlattı bana. Ne aşk, ne psikoloji ne de felsefe kitabı olmaması sebebiyle de sanki farklı kitapları okuyorum hissi uyandırmış olabilir. Kitapta kişi ve çevre betimlemesi hiç yapılmamış (yazara göre bunlar gereksiz ayrıntılarmış) bu sebeple daha hızlı ve akıcı şekilde ilerlemiş. Elimden geldiğince spoiler eklememeye çalıştım, ki zaten can alıcı kısmı kurgusu değildi. Tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim.
Sis
SisMiguel de Unamuno · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20234,830 okunma
··
8,3bin görüntüleme
Mina okurunun profil resmi
Ellerine ve fikirlerine sağlık, harika bir inceleme olmuş.🌠 (Daha fazlası da bekleniyor.🤓) Kitap listeye eklendi!✌🏼
Mert okurunun profil resmi
Teşekkür ederiim ✌🏻😄
2 sonraki yanıtı göster
Rumeysa okurunun profil resmi
Gerçekten etkileyici bir inceleme olmuş, listemde! 💫📚
Mert okurunun profil resmi
Teşekkürler, keyifle okuyacağına eminim :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.