Kitap, 20 yıl süren Sovyet-Afgan savaşı sırasında görev yapmış ve bir şekilde sağ kalmış askerlerin/memurların ve savaşta hayatını kaybetmiş askerlerin yakınlarına ait anılardan oluşuyor. Açıkçası okurken vicdan azabı çekmemek elde değil, ailelerin acısını derinden hissetmemek ve savaşın acımasız yüzünü görmüş askerlerin deliliğe yakın bir gerçekliği anlattıkları sahnelerden etkilenmemek elde değil. Geri kalmış bir devletin, 50 yıl sonra bile ekonomik ve teknolojik olarak ilerlememesinden dolayı insanını sahaya bir et gibi sürmesi gerçekten üzücü. Siyasilerin büyük heveslerle girdiği ve planladıkları gibi gittiği takdirde kendilerini yüceltebilecekleri bir savaş, işler istedikleri gibi gitmediğinde siyasi bir hataya nasıl dönüşüyor görmüş oluyoruz. Orada zor şartlar altında yaşayan, savaşan, ölen, sakat kalan, savaşın yıkımından sonra gerçek hayata bir türlü dönemeyen insanların hayatlarının nasıl hiçbir önemi kalmadığını görüyoruz. Kendi deyimleri ile 'biz burada gereksiziz.' Salt insan dramı var kitapta, insan olmanın biyolojik hayvanlıktan ne ince bir çizgiyle ayrıldığını görmek çarpıcıydı.