Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

128 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Elli kuruşluk bir çiziktirme,
Baktım incelemesi az, düştünüz mü yine elime ihihi… Çabuk yetişin, birlikte Yusuf’u arayacağız! • Can Yayınları’ndan çıkma basımının arkasına heşteg (hashtag) mahalle hayatı, heşteg yeraltı dünyası ve benzeri etiketlerinin konulması; şimdi kitabın ağzıyla devam edeceğim anlatıma, “Ya şekil şukul olsun işte kardeşim.” mottosundan epeyce uzak. Bu iyi bir şey mi, değil mi, meraklanmayın ikinci sayfasından itibaren yüzleşiyor olacaksınız. Ağzı bozuk, ortamı kokuşmuş tanıklarla teker teker tanış olurken hayatımda hiç gitme imkanı bulmadığım <ve mümkünse bulmayacağım> Çinçin Mahallesi girdi ciğerlerime, dedim ki kendime, yahu Çisem koskoca kitapçıda bulamamış mısın başka alacak kitap? Tükürdüğüm sözü az biraz yalayacak olacağım ortalara doğru, yine de net bir biçimde söyleyebilirim ki asla bana göre bir kitap değildi. • İşin içine biraz özen katıp yazardan bahsetmek isterim biraz. Kendisi Marmara’da Hukuk Fakültesi öğrencisiymiş, oradan gazeteciliğe merak salmış, doymamış oradan da edebiyata demirlemiş. “Sadece Diktatör” oyunu ile Müjdat Gezen Sanat Merkezi (MSM) tarafından verilen Savaş Dinçel Ödülü’ne layık görülmüş. Ayrıca yine Orhan tarafından kaleme alınan “Aden”, 34. Varşova Film Festivali’nde Grand Prix adayları arasına girmiş. Sözün özü boş adam değilmiş kendisi. • Kitabın isminden tahmin edilebileceği üzere <yuh Sherlock> Yusuf’u arıyoruz. Yusuf bir değil, pek çok. Kuyuya atılan taş, aynadaki yansıma, karakola düşen çocuk, bir balık… Bir oraya gidiyoruz bir buraya, Yusuf’la evvelden tanış olan insanlarla sohbetlerde bulunuyoruz. Her kişinin ifadesi yaklaşık iki ila üç sayfayı buluyor, olaylar akıp gidiyor, bu sebeple fazla kafa açmadan hızla okunabilir. Nerede bu Yusuf yahu? Arayın bulun, sitenin Spoilercıbaşı olmadığıma göre onu da ben söyleyecek değilim. İçeriği ise tam şu ayarda: youtu.be/EuL9GwGXc9M harbiden bol kesenize bereket, ne ararsanız var. • Üslubunun pek çoğumuza aşırı gelmesi elbette ki olağan, hele ki benim gibi hassas varlıklar küfürlü sözcükleri sindirmede daha bir zorlanıyor. Açıkçası kitabı bitirene kadar kıvrandım durdum– özellikle bazı sözcüklerin manasını çözmeye çabalarken, alıntı yapabileceğim bir çok noktayı uygunsuz dili bakımından atlamak zorunda kaldım. Fakat bu kirli dil kötü bir eserle karşı karşıya olduğumuz manasını taşımaz, hele ki “Bu kitabın Allah belasını versin.” hiç değildir. Aralarda “Çok kötü bir kitap, çocuklarımızı uzak tutalım, çok müstehcen tü kaka, uyarı koyun şu kitaba.” minvalinde bir şeyler görmüş bulundum, çocukları sahiden temizlik ürünlerinden uzak tuttuğumuz kadar bu kitaptan da uzak tutsak iyi olur, müstehcen kısımları da harbiden vardı şimdi– hiç sevmediğim bir şey yapıp sayfa atlamak mecburiyetinde kaldım, fakat bu kadar. Bu kitabı okuma kararından son sayfaya dek caymadıysanız bu sorumlulukla artık baş başasınızdır, diz dövmeye gerek yok. • Bir şey herkese hitap ediyorsa etmemelidir, etmesindir, edeni boldur fakat okunmasına gerek yoktur: yok Sen Bilmem Kaç Yaşımsın, yok Bilmem Ne Kokulu Hikayeler cart curt… Bünyemiz edebi facialara alışık. Yazarımız herkese hitap etme kaygısı gütmediği için ortaya iyi bir iş çıkarmış, okura sahiden o ortamın kirini pasını tattırmayı başarmış. Anlatım bakımından “müstehcen sahneleri hariç olmak üzere” apaçık, çırılçıplak bir kitap. Şifrelerini çözememem işime geldi yoksa. Yeri geldiğinde kapalı kelimelerle ifadeleri giydirmeye uğraşmamış Sayın Orhan, onu zaten Rtük yapıyor, direkt bam bam bam girişmiş sağolsun. Ey Yusuf Sapla hançeri kalbime Kanasın Fakat fazla derine inme Çünkü orada sen varsın Solmuş gül emojisi havasındaydı ortam, tutamadım kendimi affedin. Yusuf şu an benim yanımda, size selamı var. Şaka yapıyorum ve okuduğunuz için teşekkürler.
Yusuf’u Bulmak
Yusuf’u BulmakOnur Orhan · Can Yayınları · 201966 okunma
·
294 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.