Sevgi Soysal, çok yetkin bir yazar. 12 Mart 1971 darbesi ile başlayan utanç döneminde bir çok aydın gibi o da işten atılma, göz altı, tutukluluk, hapis, sürgün derken hayatının bir bölümünü “Aydın, kültürlü,yetkin” olmanın bedelini ödeyerek geçirdi. Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu, Gözaltı ve tutukluluk döneminde kendisinin ve diğerlerinin yaşadıklarını anlatıyor. O kadar güzel anlatıyor öyle doğru teşhisleri var ki 2000’li yıllarda Yetmez ama Evet’çi olacak Oya Baydar’ın neden öyle olduğunu bir anda görüveriyorsunuz. Kendi davası neden TÖS davasına bağlanmış diye bayağı bozulmuş kendisi… Yani kendisine biçilen değere bozulmuş, neden kendisine özel dava açılmamış diye bozulmuş…(yaşı tutmayanlar için açıklayayım: TÖS, Türkiye Öğretmenler Sendika’sının baş harflerinden oluşur.) Yani hem öğretmen hem de sendika’lı öğretmen!!! 12 Mart’ın balyozu o öğretmenlere inmesin mi şimdi!!!
Neyse… Okurken kendinizi Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşunda, Oya Baydar ile örgü örerken, bir ranza’da jimnastik yapmaya çalışırken veya Polis Suna’nın ağzındaki kırmızı ruj bulaşmış sakıza konsantre olup, onun aşağılamalarını duymamaya çalışırken görebilirsiniz. Ben Yenişehir’de Bir Öğle Vakti’ni okurken de kendimi oralarda görmüştüm. Öyle güzel yazıyor ki okumamak elde değil. Kanser olması belki de o yaşadıkları nedeniyledir…
Sadece 40 yaşında ölmemiş olsa kimbilir daha ne güzel kitaplar okurduk.
İyi okumalar.