…zamandaki bu sarsıntı olmadan, bu duygusal ürperme olmadan, anı da olmaz. Dolu olduğunu sandığımız bu geçmişte bile anımsama, anlatma, içini dökme, etkin olmayan zamanların boşluğunu doldurur; hatırlarken faydasız ve etkisiz zamanı, işe yarayan ve verici olan zamana katarız durmaksızın. Mutlulukların ve üzüntülerin diyalektiği, asla zamanın diyalektiğiyle uyum içindeyken olduğu kadar vurucu olmaz. O zaman bilinir ki alan ve veren zamandır. Birdenbire, zamanın yine alacağının bilincine varırız. Bu yüzden yitip giden zamanı yeniden yaşamak, ölümümüzden endişe duymayı öğrenmektir.