Oscar Wilde'ın muhteşem bir hayal gücü var. Kitabın konusu olsun, sonu olsun, hikayeyi oldukça beğendim. Dorian Gray oldukça yakışıklı genç ve saf bir çocuktur ( kitabın başında 16 17 yaşlarındaydı galiba). Ona karşı bazı hisler besleyen bir ressam ondan ilham alarak onun bir portresini çizer. Dorian Gray en başta portreyle çok ilgilenmese de kurnaz Lord Henry Dorian'ın aklına girmeyi başarır ve ona portrenin yaşlanmayacağını kendisinin yaşlanacağını bu zamanların değerini bilmesini söyler. Kendi portresini görüp etkilenen Dorian Gray bir dilekte bulunur. Kendisi yerine bu portrenin yaşlanmasını istemektedir. Kendisinin her zaman genç ve saf kalmasını istemektedir. Derken dileği kabul olur. Portre yaşlanmak ile beraber Dorian'ın yaptığı hatalar karşılığı olarakta hasar görmektedir. Portre adeta Dorian'ın ruhunun temsilcisi olur. Dorian da saf görünümüyle hedonist bir hayat sürer. Ruhunun kötülüğü ve yaşlılığı zaman içinde arttığından portre zaman ile oldukça çirkinleşecektir.
Bana göre kitabın en vurucu noktalarından biri sonu. Onu buraya yazmak çok büyük spoiler olacağından yazmıyorum. Fakat oldukça ilginç bu hikayeyi herkesin okumasını tavsiye ediyorum.
Ve son olarak bana bu kitabı hediye eden arkadaşım Duygu'ya çok teşekkür ediyorum :)