Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

168 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!
Joseph Conrad’ın kaptanlık yılları anılarından beslenen “Karanlığın Yüreği”, feribot kaptanlığı yapan Charles Marlow’un Kongo nehri üzerinden Afrika’nın derinliklerine yaptığı seyahati anlatıyor. 20. yüzyılın en iyi 100 İngilizce romanı arasında sayılan eser, “uygar” beyazların “vahşi” Afrika yerlilerine “medeniyet götürme” adı altında yaptıklarını paylaşıyor okuyucusuyla. Bu çarpıcı romanın Francis Ford Coppola’nın müthiş filmi “Apocalypse Now”a da ilham kaynağı olduğunu söyleyeyim. İzlemediyseniz, bu filmi de şiddetle tavsiye ederim. Yaşanan dönemin tarihi hakkında https://1000kitap.com/Nordavind o kadar güzel yazmış ki, üzerine bana söz söylemek düşmez; onun o muhteşem incelemesini şuraya bırakayım: #28491745 Belçika’nın bugünkü zenginliğinin kaynağı olarak gösterilen ve ülkede ismi hala meydanlarda, caddelerde, bilumum heykel ile yaşatılan Kral Leopold’ün, bakir orta Afrika’nın elmas başta olmak üzere fildişi, kauçuk ve palmiye yağı kaynaklarını nasıl sömürdüğünü, köleliğe karşı çıkan yerlilere ne gibi işkenceler uyguladığını ve para uğruna benzerini tüm kıtada yapan “medeni” dünyanın bu olanlara nasıl göz yumduğunu bu muhteşem incelemesinde çok başarılı anlatmış https://1000kitap.com/Nordavind Yazarımız Joseph Conrad Polonya asıllı bir İngiliz. Uzun yıllar gemi kaptanlığı yapan ve 10 yıl da romanda bahsi geçen Belçika şirketi için Afrika kıtasında çalışan Conrad, o dönem gördüklerini kahramanı Charles Marlow ağzından paylaşmış okuyucusuyla. Efsanevi başarılara sahip fildişi tüccarı Kurtz hastalanmıştır ve bu basit gemi kaptanının görevi Kongo nehrinin derinliklerinde ilerleyip onu kurtarmaktır. Yolculuğu sırasında, nemli ve puslu ırmak kıyılarındaki seyahatindeki gözlemlerini; gözlerini para hırsı bürümüş şirket yetkililerini, gemide çalıştırılan zenci köleleri, yamyamları, kıyılarda bekleşen yarı çıplak, korkmuş ve aç yerlileri, yine bir buğunun arkasından bakıyormuşçasına yalın, etkileyici bir dille aktarır Marlow. Kurtz şirketin en başarılı fildişi toplayıcısıdır; zalimliği ile yerli halkı yönetimi altına almış, isyancıların kafalarını kestirip evinin çevresine astırmış, ancak yerlilerin dilini ve kültürünü öğrenmek için de çabalamıştır; bu yüzden çevredeki diğer “medeni” beyazların hepsinden daha fazla yerlilere yakın ve hepsinden farklıdır. Marlow’un önceleri büyük bir merak, tanıdıktan sonra ise saplantılı bir hayranlık beslediği Kurtz; iradesi, aklına eseni yapabilme gücü, zalimliği, ama halkına kısmen saygısıyla da o yörenin “Tanrı”sıdır. Conrad’ın efsanevi karakteri Kurtz’un gerçek bir kişiden esinlendiği düşünülmektedir. Bu konuda çeşitli varsayımlar olsa da (Conrad'ın vapurunda hastalanıp ölen ajan Georges-Antoine Klein ve Kongo dillerini bilen Arthur Hodister) yaygın görüş Belçikalı sömürge birliğinin seçkin subayı Yüzbaşı Leon Rom olduğu yönündedir. Conrad Afrika’daki Avrupa sömürüsünü eleştirirken güç, inanç ve ahlak anlayışını da masaya yatırır. Romanda acı şekilde belirtildiği gibi yerlilerin tek silahı, “bir kuşa bile zarar vereceği şüpheli” oklarıdır. Karşılarında top ve tüfekle yapılan soykırım, hedeflenen ticaretin karlılığını arttıran, ancak insanlığın tüm temel değerlerini öldüren acımasız bir güç gösterisidir. Kurtz’un “Vahşi Geleneklerin Bastırılması İçin Uluslararası Cemiyet” adına yazdığı, yerlilere “medeniyet” ve “inanç” götürüldüğünü iddia eden ve “ülkeyi uygarlaştırmak için bütün vahşileri yok edin!” diye biten karanlık bildiri de bu ikiyüzlülüğün iğrenç simgesi olarak Conrad tarafından sergilenir. Özünde Marlow yaşananları aktardıkça okuyucu, beyaz “uygar insanlar” ile korkunç olarak resmedilen yerli “vahşiler” arasında fark olmadığını acı ile fark eder. “Medeniyet denen tek dişi kalmış canavar” kıtayı büyük bir ahlaksızlıkla süpürürken, güya bayraktarlığını yaptığı bütün insani değerleri de ayaklar altına almaktadır. Ve para, maalesef, her türlü ahlaksızlığın üstünü yine güzelce kaplar…
Karanlığın Yüreği
Karanlığın YüreğiJoseph Conrad · Bordo Siyah Yayınları · 20184,197 okunma
··
4.884 görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
"Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar! " başlığı nasıl da güzel nasıl da uygun olmuş. Kitabı okumasam da anlattıkların ile bir bütünsellik arz ettiği aşikar. Eline sağlık Bıdık, en kısa zamanda okuyacağım. Mesela önümüzdeki hafta sonu 🤣
AkilliBidik okurunun profil resmi
Süper, beğeneceğine eminim arkadaşım...
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.