“İddia ediyorum, Kaderci Jacques’ın yokluğunda, roman tarihi ne anlaşılabilir, ne de tamam sayılır.”
1968 yılında Çekoslovakya (Kundera Bohemya demeyi tercih eder) Ruslar tarafından işgal ediliyor ve sonrasında Kundera bu oyunu yazıyor. Ülkesinin Ruslar tarafından işgali onun gözünde batılılıktan zorla uzaklaştırılması ve Diderot onun için özgür, usçul ve eleştirel düşüncenin somut örneği. ‘Ona olan sevgimi bir Batı özlemi gibi yaşadım.’ yazıyor #saptırılmışvasiyetler de.
#jacquesileefendisi bir uyarlama değil, ‘Diderot varyasyonu’ ya da Diderot’un hatırasına armağan.
Kundera okurları bilirler, denemelerinde #denisdiderot ve #kadercijacquesveefendisi nden sık sık bahseder Kundera ayrıca yazım tekniği olarak da çok etkilenmiş Diderot’dan. Kaderci Jacques’de Diderot geleneksel roman tekniklerini eleştiriyor ve okurken fark ediyorsunuz tam da Kundera’nın da eleştirdiği teknikler.
Oyun üç perdelik Jacques ve Efendisinin yolculuklarında anlatılan hikayeler, Diderot’dan kitabın merkezinde olan üç aşk öyküsünü almış, onların bir çeşitlemesini yazmış ve üç öykü de birbirinin çeşitlemesi. Kundera’nın neyi nasıl yazdığıyla ilgili çok titiz bir önsözü var ( Bir Buluşma ve bu kitabını okuduktan sonra Kundera’nın edebiyat eleştirmenlerine hiç güvenmediğini, kitaplarını fazlasıyla açıklama gereği hissettiğini düşünüyorum:) ).
Oyun Diderot’un romanın girişinde yazdıklarına benzer bir şekilde açılıyor, diyaloglar iç içe geçiyor ve daha argo konuşmalar. Kundera epey muziplik yapmış, güncel argo deyimleri konuşmalara yerleştirmiş ve karakterler de 20 yüzyılın bakış açısını yansıtıyor. 18. ve 20. yüzyıl zihniyetlerinin yüzleşmesi diyor.
#milankundera en sevdiğim :) Bu oyunu da müthiş keyif aldığım bir eseri, bütün hüznüne rağmen içinde bulunduğu duruma onun alayla, mizahla gülebilmesi…Üstelik bu oyununu yazarlık hayatına elveda olarak yazmış, iyi ki olmamış o veda.
Kundera’yı @ayberkerkay çevirisinden okumak ayrıca güzeldi.