Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Satıcı yavaşça çimenliğe yanaştı. "Oğlum," dedi. "Senin adın ne?" Ve saçları devedikeni kadar sarımsı beyaz olan birinci çocuk bir gözünü kapattı, başını eğdi ve satıcıya bir yaz yağmuru damlası kadar açık, parlak ve berrak tek gözüyle baktı. "Will," dedi. "William Halloway." Fırtına beyefendisi döndü. "Ya senin?" İkinci çocuk kıpırdamadan, bir isim uydurup uyduramayacağını tartarak, güz çimleri üzerinde karın üstü yattı. Saçları karışık ve gürdü, cilalanmış atkestanelerinin parlak rengindeydi. Kendi içinde uzak bir noktaya sabitlenmiş gözleri neceftaşı yeşiliydi. Sonunda alaycı ağzına kuru bir çimen yaprağı koydu. "Jim Nightshade," dedi. Fırtına satıcısı sanki bunu başından beri biliyormuş gibi kafasını salladı. "Nightshade. Şahane bir isim." "Ve çok uygun," dedi Will Halloway. "Ben 30 Kasım'da, gece yarısından bir dakika önce doğmuşum. Jim gece yarısından bir dakika sonra doğmuş, yani 31 Kasım'da." "Cadılar Bayramı," dedi Jim. Sesleriyle, oğlanlar bütün hayatlarının hikayesini anlattılar; yan yana evlerde oturan, hastaneye beraber koşan, oğullarını -biri sarışın, biri esmer- saniye farkıyla dünyaya getiren anneleriyle gururlanarak. Aralarında ortak bir kutlama tarihi kararlaştırmışlardı. Her yıl, Will tek bir pasta üzerindeki mumları gece yarısına bir dakika kala yakıyordu. Jim, gece yarısından bir dakika sonra, ayın son günü başladığında, mumları söndürüyordu.
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.