Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

632 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Oblomov, şehrin en kalabalık ve canlı caddelerinden birinde yaşayan, hayatını ailesinden miras kalan çiftliğin geliriyle sürdüren bir karakterdir. Evinin dışında akıp giden hareketli yaşamın aksine o hep odasında oturur, günlerini hiçbir şey yapmadan yatarak geçirir. Hayattaki amaçsızlığı, hiçbir beklentisinin olmaması, ona verilmiş yaşam hakkını nasıl değerlendirmesi gerektiğini hiç düşünmemiş olması ve bir insan yaşamında gelinebilecek noktaları harekete geçmeye değer görmemesi onun tembelliğinin nedenlerindendir. Ona göre insanların sürekli çalışması korkunç bir şeydir. Asıl yaşanılmayacak hayat, sürekli çalışılan hayattır. O, yaşadığı hayatı içinde bulunduğu ana odaklanamayacak kadar kayıtsız gözlerle izler. Hayatında meydana gelebilecek en ufak değişiklik onu tedirgin eder. Oblomov hayatında hareketsizlik ister; her şeyin olduğu gibi kalmasını, herhangi bir şeyin değişmemesini arzular. Bu anlayışın benimsendiği yaşam tarzı ise Oblomovluk olarak adlandırılır. Çevresinde onu hayata dahil etmek isteyen insanlar vardır ancak Oblomov herhangi bir eylemde bulunmak için gerekli olan nedenleri bulamaz. Arkadaşlarının çok çalışması ona büyük bir dertmiş gibi gelir; eğlenmek için toplanılmasını, gezilere çıkılmasını hatta bir yazarın kitap yazmasını dahi boş uğraşlar olarak görür. Oblomov her ne kadar hayattan uzak kalmak istese de herkes gibi onun da ilgilenmek zorunda olduğu sorunları vardır. Yaşadığı evden taşınması gerekmektedir ve çiftlikten gelen para azalmaya başlamıştır. Yatağından kalkmaya dahi üşenen Oblomov’a taşınmak korkutucu gelmektedir. Günlerini bu iki derdini çözmeye çalışarak geçirir. Doğrusu günlerini bu iki sorununu çözmek için sorunlara odaklanmaya çalışarak geçirir. Ne zaman zihninde çözüm üretilmesi gereken bir düşünce belirse o bunu ertelemenin, yok saymanın bir yolunu bulur. O, hayatla ilgili sorumluluklar söz konusu olduğunda yalnızca fiziksel değil zihinsel olarak da bir tembellik içerisindedir. Oblomov’un Rüyası adlı bölüm kişiliğinin içinde büyüdüğü kültür tarafından şekillendirilmesini anlatır. Ailesi ona yalnızca çiftliği değil belli bir yaşam tarzını da miras olarak bırakmıştır. Babası, dedesi, dedesinin babası tıpkı onun gibi herhangi bir işi çok zorunda olmadıkça yapmayan, her işlerini sürüncemede bırakan insanlardır. Onlar da işlerini tasavvur etmekle birlikte asla eyleme geçirmezler. Oblomov’u hayatın tehlikelerinden korumak için yaşamdan soyutlayarak büyütmüşlerdir. Değişimi korkutucu bulan Oblomov, içinde yetiştiği kültürü de hiçbir değişikliğe uğratmadan devam ettirmeyi seçmiştir. Oblomovko insanları ben de kalabalık bir kedi ailesinin hayatını okuyormuşum izlenimi uyandırdı. Aile üyeleri muntazam miskinlikleriyle tüm gün yalnızca oturur ve bu keyifli hallerini rahatsız edecek en küçük sorunda canları sıkılır. Bu her kuşaktan üyesi olan kedi ailesi hayatın akışı hiç değişmesin, her gün birbirinin aynısı olsun ister. Oblomov'un en yakın dostu olan Ştolts ise onun tam tersi bir karakterdir. İki karakterdeki keskin farklılığın temelleri çocukluk yıllarında atılmıştır. Babası Ştolts’u hayatla iç içe yetiştirmiş, her türlü işi yaptırmışken Oblomov hayattan izole edilerek büyütülmüştür. Yazar kitapta Oblomov ve Ştolts üzerinden Rus insanının yaşam tarzını Almanlarla mukayese ederek eleştirmiştir. Almanların her işlerini kendilerinin yapmasını öven, onları çalışkan bir millet olarak nitelendiren yazar; açık bir şekilde Almanlardan yana taraf tutmuştur. Oblomov tembel olmasına tembeldir ancak o asla farkındalığı gelişmemiş bir birey değildir. O; çevresindeki insanların ikiyüzlülüklerinin, hayatı anlamsız yaşayışlarının farkındadır. Evet bu insanlar onun gibi tembel değildir, çalışıyorlardır ancak bu insanlar neden çalıştıklarını sorgulamadan temelde amaçsızca, yalnızca diğer insanlarla yarış halinde oldukları için çalışmaktadır. Oblomov’un hayatı hep aynı şekilde devam etmez. Ştolts’un tanıştırdığı Olga’ya aşık olmasıyla birlikte yaşam tarzında büyük değişiklikler olur. Olga’nın da yönlendirmeleriyle eski tembelliğini tamamen terk ederek herkes gibi yaşamaya başlar; gazete okur, çiftlikle ilgilenir, yürüyüşlere çıkar. Olga’ya olan aşkı onu bambaşka bir insana dönüştürür ve her şey kısa bir süreliğine de olsa yolunda gider. Kitabın bu bölümlerinde Oblomov hayata tam anlamıyla dahil oluyor, bir gününe bir yığın iş sığdırmaya çalışırken oradan oraya koşuşturuyor. Ve biz okuyucular hayatını yoluna koymuş bu adama o denli alışıyoruz ki ansızın bir işi yarına ertelediğinde şaşırıp kalıyoruz. Oblomov’un değiştiğine olan inancımız ufacık sarsılıyor yoksa her şey eskisi gibi mi olacak diyoruz. Ve sonunda bu tembel adam hiçbir şeyin onu değiştirmeyeceğini anlıyor. Oblomov, Olga ile geçirdiği günlerde mutlu olsa da evlilik kararından sonra yeni sorumluluklarının oluşması ona fazla gelmiş, kişiliğindeki tembellik yeniden nüksetmiştir. Olga ve tembelliği arasında seçim yapmak zorunda kalan Oblomov, tembellik hırkasını sırtına büyük bir acıyla geçirmiştir. Bu acı ne derece büyük olursa olsun onu değiştirecek güçte değildir. Tüm kitap boyunca Oblomov’un kişiliğinde değişim olmadığını söyleyemeyiz. Onun tembelliğinden büyük faydalar sağlayan Tarantyev’i hayatından çıkarması kitabın ilk sayfalarındaki haline çok benzese de aynı insan olmadığını bizlere gösterir. Yazar Oblomov’un kişiliğini, yaşam tarzını, hayatı algılayışını tüm detaylarıyla etkileyici bir şekilde anlatmış. Özellikle kitabın ilk bölümünde Oblomov’un miskinliğini, hayata ilgisi olmayışını, çevresinde gelişen durumları kayıtsız gözlerle izleyişini öyle güzel anlatıyor ki kitabı okurken bir odada yatağında sırtında hırkasıyla yatan Oblomov’u zihninizde canlandırmakta hiç zorlanmıyorsunuz. Kitabın beni en sıkan tarafı Oblomov’un Olga’yla ilişkisinde devamlı tereddütlere düşmesiydi. Bir anda çoşan, Olga için gözünü karartarak her işin altından kalkacağına inandığımız karakter Olga’dan kısa bir süreliğine de olsa ayrı kalmasıyla cesaretini yitiriveriyor. Ve kitapta bu durum o kadar sık oluyor ki ben bir süre sonra vazgeçsin istedim, vazgeçsin ve tembelliğine geri dönsün. Bu duruma ek olarak kitapta yer yer tekrara düşülmüş. Yazar karakterlerin kişilik özelliklerini detaylı bir şekilde anlatıp okuyucuya tanıtmış. Kişiliklerin daha anlaşılabilir olması için de karakterlerin bahsedilen özellikleri ortaya koydukları olaylara yer vererek somutlaştırma yapmış. Bu kısımlar bahsedilen karakterden sıkılmaya yol açmış ve asıl olaya geçişte kitabın temposunu düşürmüş. 'Düşünmeyi ertelemek' üzerine farkındalığımı geliştiren bu kitabı herkese tavsiye ederim. Keyifli okumalar diliyorum.
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,1bin okunma
··
4.353 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.