Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

99 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Özellikle hukukçular arasında bilinen ve verilen hükümlerle, yaşanılan olaylarla tarihe geçen ünlü davalar vardır. Dreyfus Davası da bunlardan birisi. Bu dava, Fransa'da haksız yere casuslukla suçlanan Alfred Dreyfus'un davasıdır. Olaylardan biraz bahsetmek gerekirse... Hem Fransa Savaş Bakanlığında Haber Alma Servisi görevlisi hem de Almanya Büyükelçiliğinde hizmetli olan bayan Marie Bastian, Alman Büyükelçiliğindeki askeri ataşe Maximillian von Schwartzkoppen'in çöp sepetinde imzasız bir mektup bulur ve bu mektubu Fransız Haber Alma Servisindeki subay Henry'e iletir. Mektupta, Fransa'ya ait bilgilerin verilmesi vaadedilir. Bu kağıdın bir belge niteliğinde olduğuna kanaat getirenler, indirgemeci bir mantıkla şöyle düşünür: "Olsa olsa bu belge, genelkurmaydaki dört birimden birinden çıkmıştır. Başka kaynaklardan olamaz." Araştırmalar bu dört birimle sınırlı tutulur ve şüpheler Yahudi kökenli Alfred Dreyfus'ta buluşur. (Neden bir başkasından değil de Alfred Dreyfus'tan şüphelenildiğinden kitapta yeterince bahsediliyor.) Belgedeki yazıyla, Alfred Dreyfus'un yazısının karşılaştırılmasına öncelik verilir. Sonunda Dreyfus'un suçlu olduğuna ve ajanlık yaparak bilgi sızdırdığına kanaat getirilir. Aslında olay bundan sonrasında başlıyor. Olayın içerisine birçok isim, birçok rütbe dahil oluyor. Kimilerinin başına, Dreyfus'un suçsuz olduğunu savunduğu sırada gelmeyen kalmıyor; kimileri de Dreyfus'un suçsuz olduğunu bile bile onu mahkum etmeye çalışıyor. Ta ki Dreyfus'un tamamen suçsuz olduğu kesin olarak anlaşılana kadar... Bu sırada kimisi intihar ediyor, kimisi yaralanıyor, kimisi ise çabalayarak kazandığı ünü riske atıyor. İşte burada sahneye giren isim Emile Zola oluyor. Zola, Dreyfus'un suçsuz olduğunu biliyor ve "Suçluyorum" ismiyle hazırladığı açık mektubunda şöyle söylüyor: "Benim görevim konuşmak, suç ortağı olmak istemiyorum. Yoksa gecelerim orada, işkencelerin en korkuncu içinde, işlemediği bir suçun cezasını çekmekte olan suçsuzun hayaletiyle dolup taşacak." Dreyfus Davası; sadece Alfred Dreyfus'u değil, sadece yaşanılan dönemi de değil, kendisinden sonra gelen diğer dönemleri de etkileyen kimi yeniliklere sebebiyet vermiştir. Bkz: Laiklikle ilgili, devlet ve kilise ayrılığını öngören ünlü 1905 yasası. Aynı zamanda Dreyfus Davası, Fransız demokrasisinin temel ilkelerini sorgulanır ve tartışılır kılmıştır: Eşitlik, özgürlük ve insan haklarının güvenceli olması. '"Dreyfus, Fransa'dan ayrılırken Quai d'Orsoy'daki siyasal işler müdürü Nisard, genç Paléologue'a bir öngörüsünü açıklar: "Bu Yahudi'den tekrar söz edeceğimiz zamanlar gelecek."'(syf 42)
Dreyfus Davası
Dreyfus DavasıSami Selçuk · İmge Kitabevi · 2016184 okunma
··
592 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.