Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

584 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
SAVAŞ DÖNEMİNDE TÜRKİYE
Not: Bu eserin incelemesine nasıl başlayacağıma bir türlü karar veremediğim için biraz karışık bir inceleme olabilir. Tarihi araştırmanın bir çok yolu vardır. Bu araştırmaların değer kazanması da öncelikle kaynakların sağlamlığıyla ölçülebilir. Özellikle daha uzun geçmişe gittikçe, kaynak azlığı yüzünden, arkeolojik kanıtlar daha fazla önem teşkil eder ve bu araştırma alanı, günümüze yaklaştıkça kaynaklar çoğalacağı için, yorumdan daha fazla ortada olan belgelere bakılır. Bu algı sonucunda tarih genellikle resmi belgeler ışığında yazılır. Genel durum bu olsa da, bu eser bu algının dışına çıkıp, dönemin edebi eseri olsun, gazeteleri olsun ve bazı kişilerin anıları olsun, başka etkenlerin de yazımı ne kadar zenginleştirdiği ve yeni bakış açıları kazandırdığı gerçeğini ortaya koyuyor. Karşılaştırmalı araştırma yapmak kadar, gözden kaçırılan yada görmezden gelen bu etkenler de okuyuculara yeni bir perspektif kazandırabilir. Yazarın, akıcı dili ve konuyu anlatırken okuyucuyu düşünmeye sevk etmesi, eseri oldukça değerli bir konuma getirmektedir. Okullarda üstünkörü anlatılan bu dönemlerin aslında ne kadar da bu döneme benzediği ve okurken 1940 lı yılları değil de, neredeyse günümüzü okuyormuşum gibi geldi. Ülkenin İkinci Dünya Savaşında yaşanan zorluklara yakın zorluklar yaşaması, ''80 yılda yaşam standartları konusunda bu kadar mı gelişme olmaz?'' sorusunu aklıma getirdi. Global açıdan bu kadar teknolojik gelişme olmasaydı belki hâlâ o noktadan olurduk hissi yarattı. Ülkede vergilerin artması, paranın değersizleşmesi, karaborsanın artması, belli maddelere erişimin zorlaşması... O zaman ile bu zaman arasındaki en büyük fark belki de internet olması ve bu sayede bilinçlenmek isteyenlerin, bir şeyleri öğrenebilmesi daha kolay. 1940'lı yıllardan biraz bahsetmek gerekirse, o dönemin Türkiye'si ağırlıklı olarak köylerde yaşadığı için, köyde yaşayan insanların biraz daha toprağını tanıması, kendini tanıması ve eğitim alabilmesi düşüncesiyle ülkemize gayet uygun olan Köy Enstitüleri Projesi uygulanması çabası vardı. Bu proje hazırlık aşamasındayken gerekli hassasiyet sağlanmış olsa da, faaliyete başladıktan sonra gerekli ehemmiyetin verilmediği kanaatindeyim. Eğer gerektiği kadar değer verilmiş olsaydı, bu dersleri alan ve öğrenen kişiler, topraklarını daha verimli kullanıp, daha bilinçli, daha yaşam standartları yüksek ve üreticisine değer veren bir toplum meydana gelebilirdi. Projenin rafa kaldırılması ve insanların şehirlere hücum etmesi ve planlı bir yapılanmanın olmaması daha büyük sorunlar yarattığı ortadadır. Bu dönem gecekondu dediğimiz ve o zaman ‘’mantar evler’’ olarak lanse edilen evlerinde meydana geldiği bir dönemdir. Aslında bu mantar evler, Anadoludan gelen kişilerden daha çok, şehirde yaşayıp ev tutmakta zorlanan kesim tarafından, mecburiyetten meydana gelen bir durumdu. O evlerin altyapıları doğal olarak yoktu ve binbir eziyet içinde yaşamak ve işe gidip gelmek, açlıktan ölmemek için çalışan insanların kaldığı yerlerdi. Memur olanların hayatta kalabilmek için bol rüşvet tükettiği ve bu rüşvet sayesinde de toplumun daha da fakirleşmeye başladığı kısır bir döngü dönemi demek yanlış olmaz. Bu dönemde hiç mi zengin yoktu diye sorulabilir, elbette vardı. Halinden memnun olan küçük bir kesim vardı, karaborsadan zenginliğine zenginlik katan küçük bir grup sadece. Yozlaşmanın olduğu ve sadece ufak bir grubun yaşam standartlarının iyi olması ve toplumun geri kalan büyük çoğunluğunun açlıkla, yoksullukla mücadele ettiği zor dönemlerdi. Tabi o zamanlar cep telefonu olmadığı için, memnun olanların ‘’çıkar telefonunu göster’’ argümanı yoktu. O dönemde alınan vergilerin bir kısmı da ayni vergi, yani ürün olarak vergi alınırdı. Tabi bu verginin alınabilmesi ve kullanılabilmesi için, devletin bunları depolanabileceği alanları da olması gerekir. Bu alanlarının yetersiz olması sonucu bazı ürünlerin bozulması da meydana gelebiliyor ve bu sayede açlık ve yoksulluk daha da artabiliyordu. Şöyle bir kural söz konusuydu, devlete vergini vermeden, ürünlerini de rahatlıkla satamazdın. Bu kural ve uygulama kısmında yaşanan sorunlardan dolayı, üreticiler mallarını değerinin çok altına satıp elden çıkarmak zorunda da kalıyorlardı. Bu sayede yine küçük bir grubun zenginleştiği ve büyük bir kesimin fakirleşmesi de meydana geliyordu. Hükümet, bu duruma müdahale etmeye çalışma denemesi yapsa da sonuç aldığı söylenemez. Mesela, bir süreliğine ekilen üründen ne kadar ürün çıkacağı ve bu üründen ne kadar vergi alınması gerektiğiyle ilgili tahmini bir vergilendirme denenmiş ve doğal olarak nitelikli personel bulunmaması ve yaşanan dönemin zorluğundan dolayı, rüşvetler yine meydana gelmiştir. Ekmek karnesi meselesi de bu dönemin sorunudur aslında. tamamen fiyaskoyla sonuçlanan bir denemedir. İnsanlar aç kalmasın diye karneyle herkese ekmek verilmesi düşünülse de öyle bir zorluklar dönemi içinde karnesini para karşılığında ucuza elden çıkarıp başka ihtiyaçlarını almaya çalışanlar o kadar çoktur ki… Ekmeklerin kalitesinin düşüklüğü ise apayrı bir konu, gramajdan çalma olsun, ekmeğe katılmaması gereken malzemenin katılması, ekmeğin çamur gibi olması… Kaliteli unların karaborsa dolayısıyla zenginlerin hizmetine sunulması ve onların da o dönemde yasaklanmış olmasına rağmen börek, çörek tüketmesi, durumu kötü olanların nefret duymasına doğal olarak sebebiyet veriyordu. Sorunların sürekli artması ve çözüm bulunamaması sonucu hükümete karşı tepkiler de doğal olarak artmıştır ve sürecin getirmiş olduğu çok partili hayata geçişin meydana gelmesinden sonra yapılan ilk seçimde hükümet değişmiştir. Sonuç olarak 1939-1945 arası dönemi anlatan bu eserin, o dönemde toplumun neler hissettiğini hükümet bakışından daha çok toplumun bakış açısından görebileceğiniz bu eser, okunmaya oldukça değerdir. Bu dönemi merak eden araştırmacıların muhakkak bakması gereken bir eser olduğu düşüncesindeyim.
İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye
İkinci Dünya Savaşı'nda TürkiyeMurat Metinsoy · İş Bankası Kültür Yayınları · 201624 okunma
··
434 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.