OPERADAKİ HAYALET
Bir hayalet mi o? Yoksa hem gökyüzüne hem de yeryüzüne ait biri mi?
Gaston Leroux
Fransız gazeteci ve polisiye yazarı Leroux 1868'de Paris'te doğdu. 1907 yılında yayınlanan Sarı Odanın Esrarı romanı, kapalı oda polisiyelerinin en çok sevilenleri arasındadır. Leroux en ünlü eseri Operadaki Hayalet'i Paris Operası'nın mahzenlerinde bir gezintinin ardından gelen ilhamla yazmaya başladı, roman 1911'de yayımlandı, pek çok defa müzikal ve sinemaya uyarlandı. Gaston Leroux 1927'de Nice'te hayatını kaybetti.
"Yazılmış en güçlü gotik romanlardan biri."
-NEW YORK TIMES-
Operadaki Hayalet gerçekten vardı. Uzun bir zaman için onun oyuncuların yarattığı, batıl inançların uzantısı olan bir hayal yaratığı olduğuna inanıldı ama hayır Erik gerçek bir hayaletin tüm özelliklerini taşıyordu ve basbayağı da etten kemikten oluşuyordu. Ben onu gerçekten tanıdım ve ancak yaşayan bir hayalet olduğunu söyleyebilirim...
Gaston Leroux
Leroux, kendi yazdığı önsöz'de bize Operadaki Hayalet'in gerçekten var olduğunu inandırmaya çalışır. Bu noktada aklıma bir Japon atasözü gelir. "Her okuduğuna inanacaksan hiç okuma daha iyi."
İster gerçek olsun ister kurgu olsun keyifle okuduğum bir klasik oldu. Zaten klasikleri okuyorsanız yüzde doksan dokuz iyi bir kitap okuyorsunuzdur.
Paris Operası'nın karanlık koridorlarında bir hayaletin dolaştığı dedikodusu herkesin kulağındadır. Kimse bu hayaleti görmemiştir, sadece güzel ve yetenekli bir şarkıcı olan Christine Daae duyabilmiştir sesini, hayalet onun Müzik Meleği ve öğretmenidir. Christine aşık olan çocukluk arkadaşı Chagny Vikonu ortaya çıkıp Christine yakınlaşınca, Hayalet'in kıskançlığı da tehlikeli boyutlara ulaşır...
Keyifli Okumalar...