Günday'dan okuduğum 6. kitap. Nedendir bilmem, okuduklarım içerisinde en kendime yakın hissettiğim Azil oldu. Belki en ince ama en vurucu kitabı olabilir.
Bazı sayfalarda hiç ilerlemek istemedim. Birkaç gün boyunca dönüp aynı sayfaları tekrar tekrar okudum. Oğuz Atay okurken hissettiğim tüm iç sarsıntıları Günday okurken de nüks ediyor. O sayfa yarılsa da içinde kaybolsam istiyorum. Zaman mefhumunu bende yok ediyor bunlar. Uzun zamandır kendimi bu kadar dinlememiştim. Bir nevi iç sesimi duydum satırlarda. O yüzden yaydım zamana. Artık umurumda da değil okuduğum kitap sayısı. Nicelik bitti, artık nitelik!
Merak ettiğim bir husus bu kitabın otobiyografik unsurlar içerip içermediği. Ki doğrusunu asla öğrenemeyeceğimden emin olsam da hissettirdiği bu yönde.
Hakan Günday benim için nefes alan bir Oğuz Atay. En azından yaşıyor ve yazıyor olmasına minnettarım.
Yeni kitabı yolda olmasa Azil'i daha çok bekletirdim.
Sıra Ziyan'da.
Ve yıllardır ilk defa, -hem de böyle uzun bir süre- kitap okumaktan (bile isteye) uzaklaşmışken beni kendime getirdi.
İnceleme bile yazdırdı.
Listelerinize alın. Tavsiye.