Aslına bakarsanız bu kitabı okuduğunuz zaman günümüz Türkiye’sinin günümüzde tartıştığı konuları Avrupa’nın çoktan geçen yüzyıl da masaya yatırmış olduğunu görmek üzücü. Bu bize ‘Neden Avrupa’dan geri kaldık’ sorusunu da açıklamış oluyor aslında. Russell, kitabında toplumun sosyolojik yönden bir incelemesini yapmış. Toplumun sığ kaldığı; ahlak, özgürlük, eğitim, politika gibi konulara kitabında değinmiş ve hiçbir düşünceye o düşünceyi sorgulamadan asla körü körüne inanmamamız gerektiğini söylemiş bize. Aklın önemine kitabının birçok yerinde değinmiş; ve tabii Russell’ın bir ‘Dünya Hükümeti’ kurulması ideası da kitapta yer almış. Kitap anlaşılması zor ve yorucu. Bu yüzden ara vererek okumak zorunda kaldım; fakat okuduğuma değdini düşünüyorum. Bence artık bu kitap, Avrupa insanı açısından tozlu raflarda yer alması gerekiyor iken; Türk insanının okuyup, kendisini sorgulaması gereken bir kitap. Ben bu kitabı okuduğum zaman Russell’ın Nietzsche’den etkilendiğini düşünmeye başladım; çünkü bazı cümleleri neredeyse Nietzsche ile birebir aynı. Galiba ülkecek almamız gereken hala çok yol var..
