Kafa karıştıran bir kitap. Her ne kadar kısa ömründe çok şey yaşamış olsa da Simone Weil, yaşının ötesinde bir sesle vaaz ediyor. Ama ses, kendi sesi mi yoksa ödünç alınmış bir ses mi emin olamadım. Metnin çok fazla tekrara düşmesi de ayrı bir sorun.
İlahi aşk konusunda bizdeki tasavvuf öğretilerine benzer şeyler söylüyor ancak hep içime sinmeyen bir şeyler oldu. Kendi ifadesiyle "...ruhumuzda Tanrının hazinesinin geçeceği yalnız iki delik vardır; bunlar mutsuzluk ve güzelliktir." Mutsuzluğa verdiği aşırı önem Hristiyan inancından kaynaklanıyor. Hz. İsa'nın mutsuz olduğu savına dayanarak Tanrıya ulaşmada olmazsa olmaz bir unsur olarak görüyor. İslami bakış açısıyla bakıldığında bu gibi ifadelerin fazla duygusal yorumlar olduklarını görebiliyorsunuz.
Kitapta altını çizdiğim birkaç cümle:
1. "Bir yıldızın uzaklardaki parıltısı, denizdeki dalgaların çıkardığı ses, tan ağarırken ortaya çıkan sessizlik kaç kez insanların dikkatini çeker? Dünyadaki güzelliklere kayıtsız kalmak da belki mutsuzluğa giden yolda bir günahın ve suçun başlangıcı olarak görülmeli."
Kendi adıma cümleye "duygularımı" kelimesini de ekleyerek:
2. " ...düşüncelerimi yaşayacakları başka bir barınağa yollayabilmenin adıdır dostluk."
Simone Weil kimmiş, tanışıp dost olalım diyenlere tavsiye edilebilir.