Bulanık İstanbul manzaraları arasında, yalnız bir çocukluk, arada sırada Paris’e kaçan şair ruhlu bir baba, ego savaşlarının daha küçük yaşlarda başladığı bir kardeşlik, ilk aşk hüsranı, ressam, mimar ya da gazeteci olmak arasında gidip gelen ama en sonunda yazar olarak yaşanan bir hayat ve “Yazıyorsun bari çok içme” diye çıkışan bir anneden yazarak alınan bir intikamın izleri. Orhan Pamuk’un hayatı ve insanları öğrendiği, kafasının içindeki İstanbul’da bizleri Yahya Kemal, Flaubert, Tanpınar, Amicis hatta Hatice Sultan gibi isimlerle dolaştırırken, okur bir yandan da onu tanımaya kendini en yakın hissettiği anı yaşar.