Huysuz ama bir o kadar samimi eleştirmen Nurullah Ataç. Gerçi o "Nurullah" ismini de pek sevmez, "Ataç" kâfi gelir ona. Ataç diyelim biz de o vakit.
Ataç, bu kitabında bir şeyler karalamamış, adeta çizmiş, ölçmüş, biçmiş ve kendi fikrini nakış nakış işlemiş; kuşkusuz, aradıklarını da bulmuş.
Yazılarda Tanpınar'a ve Necip Fazıl'a pek kızmış. Bakmayın siz kızmış dediğime, insan sevdiğini paspaslar ya, akıllansınlar diye kızmış! Yazılar devam ettikçe sizi sinemadan yağmura, samîmiyetten Abdülhak Hamit'e seyahat ettirmiş. Her bir tadı damağınızda bırakıp sizin de bu tatların peşinden koşmanızı istemiş.
Sanırım ben de bu yazıyı damağınızda bırakıp sizi okumaya davet etmeliyim. Utanmayın, sıkılmayın, açın okuyun bu kitabı. Biraz da Ataç anlatsın olup bitenleri.