Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

720 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Görmezden Gelinen Bir Tarih
Afrika Tarihi, özellikle bizim ülkede pek fazla dikkat çekmeyen bir alan olduğu için bu incelemeyi yazmaya karar verdim. İnceleme biraz uzun oldu, şimdiden söyleyeyim. Afrika, homo sapienslerin dünyaya yayıldığı yer olmasına rağmen gerektiği ilgiyi görmediği kanaatindeyim. Afrika'nın kuzey bölgesinde yer alan Antik Mısır kültürü dışında pek fazla dikkat çekmeyen bu kıta aslında araştırılmaya ve farklı bilgiler öğrenmek isteyenler için bakılması gereken bir alan. En azından genel hatlarıyla bilgi sahibi olmak için bu eserin okunması gerektiğini düşünüyorum. Yazının İcadından 19. Yüzyıla kadar, Afrika sadece Kuzey bölgesi var ve geri kalanının bir önemi yok gibi görüldü. Bunun sebebi biraz da tehdit olarak görülenin merak konusu olması ve ona ilgi duyulmasıyla da alakalı. Antik Mısır, güçlü olup çevresini kontrol etmek, güzelliklerini kendisinde toplamak, başta Piramitler olmak üzere mimari dehalık ortaya koyarak ve Nil Nehrinden dolayı elde ettiği zenginliklerin de sayesinde dikkat çekiyordu. O yüzden Büyük İskender ve ardından Roma İmparatorluğu buraya gözünü dikmiş ve sonunda ele geçirmiştir. Peki daha güneye neden inmediler ? Belki çöller yüzünden, belki de başka bir engel yüzünden inmediler ve bunun net bir cevabı günümüze aktarılmadığı için tahminlerden öteye gidemiyoruz. Bizim ülkedeki tarih bakış açısı da yakın komşularla ilişkiler dışında pek fazla dikkat alınmadığı için ne özgün bir araştırma yapılmış ne de bu eser dışında pek fazla çeviri bir eser ortaya çıkmıştır. Bizim ülkedeki bakış açısından özellikle uzun zamandır osmanlı tarihinden başka bir tarih yokmuş gibi bakış açısı olsa da o "mükemmel osmanlı" bile bu bölgelere ilgi duymadı. Nasıl duyabilirdi ki, varlığından bile haberi olduğundan şüpheliyim. Bana vergimi verin, çok da bir şey beklemeyin şeklinde bir algı olduğu için, merkezden uzaklaştıkça isyanların daha fazla olduğu ve merkezde bile isyanların çok olduğu bir devlet, nasıl olsun da buralara bakabilsin. Devletin en büyük imparatoru, en vizyoner lideri olarak görülebilecek 2. Mehmet'in ideali Roma İmparatoru olmak yani, Roma İmparatorluğunun sınırlarını kontrol etmek. Bu sınırlar da en fazla Afrikanın kuzeyinde bitiyor. Karadeniz'de, burnunun dibindeki Kırım Hanlığı ile ilişkileri çok da sağlam olmayan bir devletten Afrika'nın geri kalanıyla iletişim kurmasını beklemekte ancak fantezi olur. Afrika, sanıldığı gibi her yeri çöl olan bir yer değildir. Yaşamaya uygun yerleri de mevcuttur. Bugün büyük bir çoğunluğumuzun keyifle tükettiği kahvenin merkezi bu kıtadır. Keyifle tükettiğimiz çikolatanın ham maddesi olan kakaonun da merkezi burasıdır. Kahveyle tanışma biraz daha eski olsa da, çikolatayla tanışma o kadar da eski değildir. Avrupalıların bu bölgeyi sömürmek için gelmesi, Afrika olsun, Güney Amerika olsun buralarda Afrika kökenli kişileri köle olarak kullanması ve tarlalarda çalışan kişilerin bunları tüketmesin diye ağızlarının bağlandığı şartlarda, ağır bir şekilde çalıştırılmışlardır. Tarih gösteriyor ki, çevrende büyük bir tehdit olmayınca, kolay kolay bir araya gelinip, bir çözüm arama yoluna gidilmemiştir. Etrafta tehdit azalınca bir araya gelen kişilerin arasındaki bağlarda bir gevşeme olduğu ortadadır. Belki de Afrika'nın doğal tehditler dışında büyük bir rakip çıkmaması, bunlarla mücadele için gerekli aletlerin icadı ihtyacını ortaya koymamıştır. Bunun sonucunda da küçük gruplar halinde yaşamlarını sürdürmüşler ve kabile yaşamı çok uzun bir süre devam etmiştir. O yüzden de karşılarına eli silahlı bir grup çıkınca da pek fazla mücadele edememişlerdir. Tek bir istisnası mevcuttur tabi bu durumun. Afrika'nın kuzey batısında kurulmuş bir devlet vardır. Bu devlet zengindir. Avrupa ile ilk temaslar biraz da ticaret yoluyla olmuştur. Avrupa'dan içki gelirdi, karşılığında köle verilirdi. Tabi başka kalemlerde mevcuttu. Ama Afrika da insan o kadar değersizdi ki bir şişe alkole bir kişinin özgürlüğü verilebilirdi. Avrupa'nın büyük devletleri buralara araştırma ekipleriyle de gelip, durumları analiz edip, ona göre hareket etmiş ve bunun devamında bu kıtayı çok ağır şekilde sömürmüştür. Tarımsal üretimden, toprak altındaki madenine kadar. Hem toprağın üstünü hem altını alıp götürmüşler ve kendi zenginliklerine zenginlik katmışlardır. Avrupalılar bir süre sonra buralarda kazılar da yapmaya başlayıp, bölgenin geçmişini araştırmış ve başta British Musuem olmak üzere elde ettikleri kalıntıları da alıp götürmüşlerdir. Bu kıtaya dair bilgileri de yine sömürenlerden öğreniyoruz tabi. Doğal olarak öğrenilen bilgilere dair kafalar da acaba bu bilgiler ne kadar objektiftir diye bir soru işareti gelmesi de normaldir. Avrupa da hakim olan Hristiyan bakış açısı, burayı araştıranlarında etkisinde olabilecekleri bir bakış açısı. Malum Avrupalılar gelmeden önce burada yaşayanlar bu dinlere mensup değildi ve Avrupalılara göre onlara "medeniyet" götürmek gerekiyordu. Aklıma gelmişken, cinsel organların sünnet edilmesi geleneğinin çıktığı topraklarda işte bu topraklardır. Kadınların dahi sünnet edildiği bölgeler vardı. Belki hâlâ devam eden bile olabilir. Sünnet ile ilgili düşünce de şudur, cinsel organlarını kesik atarak, kişilerin olaydan zevk almasını engelleme ve bu hislerini bastırmak için yapılan bir şey olduğu söylenir. Yani bir bakıma temel içgüdünü düşünsel önleme yoluna gidilmeyip, kısa yoldan keselim de olsun bitsin düşüncesinin bir sonucudur. Bu eser sayesinde, Afrika'nın geçmişinden günümüze kadar meydana gelen olaylarla ilgili yüzeysel de olsa bilgi sahibi olabilirsiniz. Afrika'nın kuzeyi olsun, ortası olsun, güneyi olsun, tüm kıta hakkında bilgiler mevcuttur. Tabi binlerce yıllık bir tarihi tek bir kitapta anlatmak mümkün olmayacağı için bu kitap ancak yüzeysel de olsa biraz bilgim olsun diyenlerin okuyabileceği bir kitaptır. Kitap akıcı olup, güzel bilgiler içermektedir. İncelemeyi buraya kadar okuyan okurlara teşekkür ederim, okuyacaklara şimdiden iyi okumalar.
Afrika Tarihi
Afrika TarihiKevin Shillington · İnkılap Kitabevi · 202013 okunma
··
735 görüntüleme
Kaan okurunun profil resmi
İyi ki inceleme yazmışsın. Bu tarz kitaplara yapılan yazıları bilhassa okuyasim geliyor. Tarihi severim, ama ucu bucağı olmayan bir alan olduğu için her konuyu detaylı okumak mümkün olmuyor. Haliyle okuyan insanların deneyimlerinden faydalanmak güzel oluyor. Kalemine sağlık.
Thoth okurunun profil resmi
Okumamın üzerinden bir süre geçmişti, bugün niye incelemesini yazmıyorum ki, belki bazı okurların dikkatini çeker ve böylece bu alanda okuma yapmış olur diye yazdım. Okunası bir eser ve bu alanda yurtdışında çalışmalar olsa da biz de pek ilgi görmeyen bir alan. Eserin kaynakça kısmı da sağlam.
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.