Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

504 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Macera romanları okumayı seven birinin çok zevk alarak okuyacağı bir destan bu. Hem sonunu bir yerden duymuş olsanız bile, gerçekleşecek olayların nasıl meydana geleceğine duyduğunuz merakla elinizden düşürmeden okuyabiliyorsunuz. 2800 yıl önce bu eserin bu formatta yazılmış olması, adeta modern bir roman yahut sinema filmi gibi sahne değiştirmesi gerçekten inanılmaz. Ana anlatısı bir intikam öyküsü olan destanı sadece bir macera romanıymış gibi değerlendirmek de elbette hem haksızlık hem de kendini bilmezlik olacaktır. Benzerlik sadece öykünün akışı ve o kaçınılmaz kadere, intikama adım adım gidişinde uyandırdığı merak faktörüyle sınırlı kalıyor. Bunun haricinde ise anlatının detay seviyesi ve günlük ritüellerin ve adetlerin sık sık aktarımı, tarihe, farklı kültürlere meraklı olanlar için eşsiz bir kapı açıyor. Odysseus gerçekten yaşamış mı, yaşadıysa burada anlatılan maceraların gerçeğe uygun olanlarının bir kısmı gerçekten de onun başından mı geçmiş, ya da daha büyük olasılıkla bir çok farklı öykünün kahramanı birleşerek Odysseus’ta tek vücut mu olmuş, bilmemiz pek mümkün değil. En azından destandaki bir çok hikaye ve fantastik karakter daha geçmiş zamanlar ve farklı coğrafyalardaki masallardan geliyor gibi görünüyor. Kykloplar (belki izole kalmış, avcı-toplayıcı bir kültür), Polyphemus (Dede Korkut hikayelerindeki Tepegöz'e dikkat!), insan yiyen başka bir kültür, Lotusyiyenler adında kafaları sürekli bir milyon gezen bir başka kültür daha, erkek avcısı, cadıların belki de mitik kökeni olan Kirke, Nympheler, Kalypso, Skylla. Hepsi de ayrı ayrı belki eski bir takım kültürel karşılaşmaların ya da doğal fenomenlerin Homeros zamanına kadar taşınmış izleri gibi duruyor. Akhaların adetleri konusunda da bu destandan aynı İlyada'da olduğu gibi epey fikir edinebiliyoruz. Misafirlik, temizlik, tanrılara sürekli sunu yapılması ve bu sunuların türleri ile seremonileri, evlilik, yoksullara yardım, yeme içme gibi konularda epey detay aktarılıyor. Bizim bugün Ege Mutfağı dediğimiz ve zeytinyağlılardan müteşekkil yeme adetimiz nereden gelmiş bilmiyorum ama bu Akhalar'dan olmadığı kesin. Kendileri destan boyunca sürekli koyun, keçi, domuz ve sığır eti yiyip şarap içiyorlar, ki bu şarabın içine de su, peynir, un, ne buluyorlarsa katıyorlar. Bu kadar denizle iç içe yaşayan bir toplumun balık bile yememesi çok ilginç. Balık lafı sadece bir yerde, Odysseus ve adamları bir kıyıda çok aç kaldıklarında yedikleri şeyler listelenirken geçiyor. Etraftaki adalarda yaşayan yaratıklar daha da garip; onlar bulabilirse doğrudan insan yiyor. Birileri oturup Penelopeia'nın taliplilerini saymışlar: 108 tane olduğunu söylüyorlar. İnsaf! Yahu bu İthake'de ve bu taliplilerin bazılarının geldiği söylenen Dulichium'da, Same'de, Achaean'da, Zachyntus'ta ve başka bir çok Akha adasında kadın kıtlığı mı vardı? Hem destanda bu adamların genç olduğundan da bahsediliyor. E, Penelopeia 20 yıldır kocasının yolunu gözlüyor; en azından biraz yaşlanmış olsa gerek. Bu gençlerin hepsinin mi gözünü mal mülk hırsı bürüdü? Ayrıca bunlar nasıl aynı kadına talip olup da aralarında kavga etmiyorlar çok ilginç. Hepsi sözleşmiş gibi saraya yerleşmiş, Odysseus'un malını yemekle meşguller. Bu kadar adama her gün kesilen koyunun ve domuzun haddi hesabı yok. Zavallı Telemakhos kendine kalacak malların her gün nasıl eridiğini kahrolarak izliyor, bir yandan da anası bunlardan biriyle evlense de şu sürü evden gitse diye bakıyor. İki lafından biri "yediniz de doymadınız". Penelopeia da nasıl olsa bu malların kendisine bir hayrı yok, taliplilerden geri bir şey kalırsa hepsi oğluna kalacak diye taliplileri oyalayıp oyalayıp bir şeyler tırtıklıyor, Odysseus da bununla övünüyor. Ailecek bir kurnazlık ve mal sevdalılığı var ki, bu şekilde Odysseus'un kral ve civarın en zengini olmasına şaşmamak gerek. Tüm bu intikamın altında aşk arayanlar hayal kırıklığına uğrayabilirler; her şey mal mülkle alakalı. Bu taliplilerin hiçbirinin de anası babası, bir büyüğü yok mudur, kimse bunlara kalkıp da "yapmayın etmeyin oğlum, böyle ölmüş adamın evine çöküp malı yenmez, töremize sığmaz" filan demiyor. İş işten geçince de tırpanla, kazmayla olay çıkarmaya kalkıyorlar. Odysseus bunlara ne yapsa haklı.
Odysseia
OdysseiaHomeros · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20195,3bin okunma
·
222 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.