Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

192 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Aylak Adam
Aylak Adam 1959 yılında yayınlanmıştır. oğrusunu söylemek gerekirse Aylak Adam`ın ilk sayfalarını okumak bir hayli yorucuydu. İlk 10-15 sayfayı defalarca okuduğumu, tam anlayamadığım için kendime sinirlendiğimi hatırlıyorum. Tabi okudukça olaylara hakim oldum ve büyük bir zevkle kitabı okuyup bitirdim.  Aylak Adam romanı bazen 3. şahıs tarafından, bazen C.-nin gözünden bazen de B.-nin gözünden anlatıldığı kısımlar olduğu için arada kafam karışmadı değil. Fakat Aylak Adam`ı 2-ci  kez okuduğumda neyin kim tarafından söylendiğini anlıyordum. Yusuf Atılgan "bilinç akışı" tekniğini çok ustaca kullanmış.  Önce, Albert Camus’nun Yabancı kitabından başladığım için, Aylak adam sık sık bana Yabancıyı anımsattı. Zaten Yusuf Atılgan da bu kitabı yazarken Albert Camus’dan etkilendiği de söylemiş; kaldı ki aynı olguyu işleyen iki eserin benzemesi kaçınılmazdı ve böylesi bir ilham almanın olumsuz bir sonuç verdiğini düşünmüyorum, bilakis Atılgan harika bir esinlenmeyle çok başarılı bir eser koymuş ortaya. Konuyu Uzatmadan konusuna değinirsem ; Kendisi C. diye tanıtır baş karakter. (Kafka'ya selam) Belki de adları sevmiyordur. Adın insanla en alakasız şey olduğunu söyler. C.nin geçim sıkıntısı yoktur. Babasından kalan parayla geçinir.(babasından kalan emlakların kirasıyla)  Zengin değildir, çok parası vardır. Tüm gün gezer durur. Kitab okur, kahve içer, sinemaya , atölyeye gider.  Ne de güzel hayat değil mi :) Küçüklükten beri kurguladığım hayat çalışmadan yaşamak, bir nevi zamanı satın almış olmak. C. toplumla uyuşmayan birisidir. İkiyüzlülükten, sahtelikten kaçar, sevmez öyle insanları. Ay adam romanı C.nin 1 yılda-4 mevsimde hayatını konu alır. C. kitap boyunca gerçek aşkı arar durur. Bulamaz.  Ayşe ve Gülerle aşk hayatı yaşar fakat hiçbirisi O değildir. O kişi B.dir. Arayıp bulamadığı biri. Başka bir isimsiz karakter. Tıpkı kendisi gibi. Romanda bir kaç kere B'ye yaklaşır. Bulamaz.  Bay C. babasını hiç sevmez. Annesinin ölümünden sonra babası her gün eve yeni bir hizmetçi getirir ve onlarla ilişkiye girer.  Annesinden sonra kendisine bakan çok sevdiğini Zehra teyzesini de babasıyla görünce deliye döner babasına saldırır ve romanda sık sık kaşıdığı kaşıdığı sol kulağının hikâyesi böyle başlar. Hep babasının tersi bir karakter olmaya çalışır pek başarılı değildir :)  Aylak adamın toplum, insanlar, aşk hakkında görüşleri bence her insanı etkiler. Gündelik hayatın boktan düzeninden sıyrılıp kısa bir süreliğine de olsa düşüne bilmesini sağlar.   Aylak adam`ı bana sevdiren olay kendimi,  düşündüklerimi bu romanda bulmuş olmak. Romanda kendimi bulmasaydım okuduğum diğer güzel yazılmış romanlar gibi "evet güzel!" deyip geçerdim. Aylak Adam`dan daha güzel yazılmış, daha uzun, mekanlar, olaylar daha güzel yansıtılmış romalar vardır pek tabi. Fakat hiç birisi benim için bir Aylak Adam olamaz :) sol kulağının hikâyesi böyle başlar. Hep babasının tersi bir karakter olmaya çalışır pek başarılı değildir :)  Aylak adamın toplum, insanlar, aşk hakkında görüşleri bence her insanı etkiler. Gündelik hayatın boktan düzeninden sıyrılıp kısa bir süreliğine de olsa düşüne bilmesini sağlar.   Aylak adam`ı bana sevdiren olay kendimi,  düşündüklerimi bu romanda bulmuş olmak. Romanda kendimi bulmasaydım okuduğum diğer güzel yazılmış romanlar gibi "evet güzel!" deyip geçerdim. Aylak Adam`dan daha güzel yazılmış, daha uzun, mekanlar, olaylar daha güzel yansıtılmış romalar vardır pek tabi. Fakat hiç birisi benim için bir Aylak Adam olamaz Kitabımız Zamanına göre oldukça farklı bir yazım tarzı. Bugün bile benzer bir yazımla anlatılan hikayelere çok sık rastlamayız. Kalıpların dünyasında yaşıyoruz. Edebiyatın, yazmanın, hikaye anlatmanın, betimlemenin bile kalıpları var. Var ki yazar atölyelerine bir yol çıksın. Ama belki de sebep bu değil. Yazma biçimindeki kısıtlama ve yazarı kalıba sokma inadı farkında olmadan içselleştirilmiş bir alışkanlıktır belki. Yeniliği, farklı olanı, alışılagelmişin dışında kalanı ‘’yanlış’’ diye etiketlemek, ‘’olmaz’’ diyerek görmezden gelmek, ‘’kural, kaide dışı’’ gerekçesi ile elinin tersiyle, gelenekselci önyargılarla itmek belki de çok gelişigüzel bir harekettir. Çok farkında olmadan yapılan tipik bir modern zaman bilinçsizlik örneğidir. Tıpkı Aylak Adam’ın gözlemlediği insanların günlük hayatındaki sıradanlıklar misali edebiyat dünyası da yazarlık atölyesi kalıpları dışına taşanlara bir rutinin parçası olarak ‘’olmaz öyle’’ diyorlardır. Tekdüzeliğe, sıradanlığa ve kimseyi rahatsız etmeyen alışkanlık ve kalıplarla dolu yaşama bir eleştiri niteliğinde isyan olan bu Aylak Adam kitabını daha önce rastlanmamış bir teknikle yazmak zekice. Böyle olmalıydı zaten. Aylak Adam’ın hikayesi herkese benzemezken, hikayeyi herkes gibi anlatmak olmazdı. Belli anlatım kalıplarına sokmaya çalışmak Aylak Adam’dan hiçbir şey eksiltmezdi elbette ama yazım tarzına kadar alışılagelmişin dışına çıkmak ve tam da sıradanlığa isyan bir hikayeyi böyle sunmak bence takdire şayan. Acaba bu kitap, bir bakıma sabırsızlık çağı gibi bir dönemin içinde, bugünlerde ortaya çıkabilir miydi? Yusuf Atılgan mesela sağ olsaydı… ‘’Bu kitap kalıp dışıdır’’ diyen çıkar mıydı? Direkt ‘’kalıp dışı’’ diye bir ifade kullanmazlar canım. Biçimden, yazma tekniklerinden ve adamın asabını bozan kurallardan bahsederek süslerler kalıpları, öyle servis ederler. Aylak Adam zamanlaması açısından da mükemmel bir kitap. Anlayışsızlık Çağı’na takılmamış, Sabırsızlık Çağı’na denk gelmemiş. Zaman tünelinde bahtsız bir kayma veya herhangi bir kelebek etkisi bu kitabı Sabırsızlık Çağı’na bıraksaydı Aylak Adam ile hiç karşılayamayabildik. Bu çağda kimse kendi anlamadığını beğenmez. Beğenmediğini anlamak için de sabır göstermez. Hele de güç sahibi ise. Üzerinizde, kitabınızda, eserinizde söz hakkı varsa… Sabırsızlık Çağı’nın iyi şeylere bariyer olsun diye kalıp üreten ve ürettikleri kalıpları koruyan insanları bizi Aylak Adam’dan mahrum edebilirdi. Kitap adı üzerinde aylak bir adamı anlatıyor. Zamanını çok güzel bir şekilde yansıtmış. Tabi değişen çok şey yok aslında. Aynı erkek aynı kadın. Daha doğrusu aynı insanoğlu. Arka sayfasında çok güzel açıklamış aslında konuyu. Zor bir karakter diyor. Doğru, çok zor. Bazen C.'yi anlayamadığım zamanlar oldu. Bazen de benim dile getiremediklerimi söylediğinde şaşırdım. Öyle karışık bir kitap bu Kitabın sonunda Yusuf Atılgan'ın diğer kitaplarını da okumak istedim.. Şunu söylemeden geçmek istemiyorum: Kendiniz hangi tür okursanız okuyun. Zamanı gelince sizin elinize bile almadığınız türler kendiliğinden okunmak isteyecek. Yeter ki bunun olmasına izin verin.
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,9bin okunma
··
286 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.