Bunun için süfiyeden biri, Firavun'un "Ben sizin âli Rabbinizim." (Náziát süresi, 79/24) dediği gibi, her insanın içinde aynı his vardır. Fakat buna yol bulamaz demiştir ki, bu söz doğrudur. Zira kulluk, nefsi kahreden nefse bir eziyettir. Bu bakımdan rububiyet, tabii olarak sevimlidir. Bu da Allahu Teala'nın:
قل الروح من أمر ربي
"De ki: rûh, Rabbimin emrindendir." (İsra süresi, 17/85) buyurmakla ima ettiği nisbet-i rabbâniyeden ileri gelmektedir. Fakat insan, kemålin son haddini idrakten âciz olduğu için ümidini kesmez ve daima kemáli arzular. Kemali, kemålin ardında başka bir maksatla değil, yalnız kemål olduğu için sever. Her mevcut varlığını, varlığının kemålini sever. Kendisinin ve kemål sifatının yok olmasına üzülür.