Albaya Mektup Yok kitaplarından sonra okuduğum üçüncü kitabıydı, tadı da bambaşkaydı. Gezi yazısı türünde yazılmış, Marquez ve kendisi gibi gazeteci olan iki arkadaşının Doğu Avrupa gezilerine ait anılarından oluşuyor. Dönemin siyasi ve toplumsal olaylarına ayna tutar nitelikte.
Koltuğumda oturduğum yerde meyvemi yerken zaman makinesine binip 1950 lere gideyim, Doğu Avrupa’ya da bir seyahat edeyim hem de üzerine gezdiğim yerleri bir gazetecinin bakış açısıyla gezeyim derseniz iyi gezmeler!
Şey pardon, iyi okumalar!!