Her olumsuzluğu "insan olmanın doğasına" yüklemeye çalışsa da bireyin toplum ve kurumları içinde erimesine değinen güzel bir 50'ler romanı.
Sevgili Behçet Necatigil de şöyle demiş:
"Akbal bu romanında da his, hayal ve şiir tarafının ağır basmasına önem veren bir sanatçı. 'Duygularında derine inen, derinlerine inilebilecek duygular arayan, hayalle hakikat arasındaki belirsiz hudutlarda dolaşmayı seven' bir sanatçı. Bir aşkın, daha doğrusu, bir aşk, ümit ve
vehminin iki kahramanı, belki fazla duyarlık, her şeyi daima eksik taraftan alış neticesi, hayal kırıklıkları içinde, aradıklarını bulmayarak eski ümitsiz hayatlarına dönerler."